TÜİK’in yayımladığı Haziran 2025 özel kapsamlı TÜFE verileri, Türkiye’de fiyat artışlarının hız kesmeden devam ettiğini ve bu artışların geçici nedenlerden çok kalıcı yapısal sorunlara dayandığını bir kez daha ortaya koydu. Aylık bazda genel tüketici fiyat endeksi %2,04 arttı. Ancak asıl çarpıcı olan, çekirdek enflasyon olarak bilinen göstergelerdeki daha yüksek artış oranları oldu.
Çekirdek Enflasyon Nedir? Geniş Tanımıyla Ne İfade Eder?
Çekirdek enflasyon, en basit haliyle, genel enflasyondan geçici ve dalgalanmaya açık fiyat unsurlarının çıkarılmasıyla elde edilen göstergedir. Ama bu tanımın ötesinde, çekirdek enflasyon:
Mevsimsel etkilerden, dışsal şoklardan, geçici arz-talep dengesizliklerinden arındırılmış enflasyon eğilimini yansıtır.
Merkez bankaları ve ekonomi yönetimleri için en önemli rehberdir, çünkü asıl kontrol edilmesi gereken ve politikalara yön veren unsur budur.
Genellikle enerji (petrol, doğal gaz), işlenmemiş gıda, alkollü içkiler, tütün ve altın gibi fiyatı hızla dalgalanan ürünler enflasyondan çıkarılır.
Böylece ortaya, ekonominin derinliklerinde var olan kalıcı fiyat baskılarını gösteren daha “gerçekçi” bir enflasyon profili çıkar.
Bu nedenle çekirdek enflasyon, “vatandaşın günlük yaşadığı enflasyonun özünü” ortaya koyar. Zamların sadece geçici mi yoksa sistematik mi olduğunu anlamak için bu gösterge hayati önem taşır.
Haziran Ayı Çekirdek TÜFE Göstergeleri Neler Diyor?
TÜİK’in açıkladığı mevsim etkilerinden arındırılmış özel kapsamlı TÜFE verileri, çekirdek enflasyondaki alarm zillerinin çalmaya devam ettiğini gösteriyor:
Kapsam Aylık Artış (%)
Genel TÜFE 2,04
İşlenmemiş gıda, enerji, içki, tütün ve altın hariç TÜFE 2,07
Enerji, gıda ve içecek, tütün, altın hariç TÜFE (en dar çekirdek) 2,31
Enerji fiyatları 2,27
Gıda ve alkolsüz içecekler 1,48
Enerji ve gıda dışı mallar 1,31
Hizmet sektörü 3,12
Görüldüğü üzere, en dar kapsamlı çekirdek göstergede bile %2,31 gibi yüksek bir artış yaşanmış. Bu oran, Türkiye’de fiyat artışlarının sadece kur, enerji ya da domates-fiyatı gibi anlık değişimlerle açıklanamayacağını, çok daha derin bir enflasyon sürecinin içinde olunduğunu gösteriyor.
Çekirdek Enflasyonun Güçlü Kalması Ne Anlama Geliyor?
1. Yapısal Sorunlara İşaret
Çekirdek enflasyon yüksekse, bu durum genellikle arz eksikliği, üretim yetersizliği, verimlilik kaybı, yüksek ithalat bağımlılığı, hizmet sektöründe yaygın maliyet artışları gibi uzun vadeli sorunlara işaret eder. Bu da fiyatların kalıcı olarak yüksek seyredeceği anlamına gelir.
2. Faiz İndirimi Hayal Olur
Bu kadar güçlü bir çekirdek enflasyon varlığında, Merkez Bankası’nın kısa vadede faiz indirimi yapması piyasalar açısından gerçekçi değil. Aksine, sıkı para politikasının uzun süre daha devam etmesi gerekiyor.
3. Hizmet Enflasyonu Alarm Veriyor
%3,12 oranındaki hizmet sektörü fiyat artışı, kira, sağlık, eğitim, ulaşım gibi kalemlerde ciddi zamların yaşandığını gösteriyor. Bu tür harcamalar hayatın temel taşları olduğu için, alım gücünü doğrudan ve kalıcı biçimde sarsıyor.
4. Gelir Artışları Fiyatların Gerisinde
Asgari ücret, emekli maaşı veya memur zammı ne kadar artırılırsa artırılsın, eğer çekirdek enflasyon bu hızda giderse vatandaşın eline geçen para reel olarak her ay daha az anlam ifade edecek. Zamlar, gerçekte alım gücünü korumaya yetmeyecek.
Nereye Gidiyoruz?
Türkiye’de enflasyonun artık sadece “mevsimsel veya geçici” değil, yapışkan ve kalıcı bir niteliğe büründüğü anlaşılıyor.
Bu da para politikası dışında mali disiplin, üretim ekonomisine geçiş, tarımda ve enerjide arz güvenliği, lojistik maliyetlerin azaltılması gibi önlemlerin kaçınılmaz hale geldiğini gösteriyor.
Eğer yapısal reformlar hayata geçmezse, çekirdek enflasyon yüksek kalmaya devam eder ve bu da sadece fiyat değil yaşam kalitesi kaybı anlamına gelir.
Son Söz: Çekirdek Enflasyon Bir Termometredir
Çekirdek enflasyon, ekonomideki “gizli ateşi” gösteren bir termometre gibidir. Eğer bu göstergede sürekli yüksek sıcaklık varsa, dış etkenleri suçlamadan önce içerideki mekanizmaya bakmak gerekir.
Haziran 2025 verileri, bu termometrenin hâlâ çok yüksek sıcaklıkta olduğunu gösteriyor. Soğutmak ise sadece Merkez Bankası’nın değil, tüm ekonomi politikalarının iş birliği içinde uzun vadeli düşünmesiyle mümkün olabilir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar