1975 sayımına göre İstanbul’un nüfusu 3,804,500. Ulaşım sorunu bugünkü gibi tartışma konuları arasında, trafik sorunu ise gene aynı.

Yukarıdaki şekilde giriş yapmamın nedeni İstanbul’a üniversite tahsili için geldiğim 1977 yılından bu yana ulaşım konusunu ele almak.

1970 li yıllarda belediye otobüsleri ihtiyacı karşılayamıyor ve yetkililer tarafından sayıları sürekli arttırılmaktaydı. Tünel ile ulaşım sadece Karaköy ve İstiklal caddesi arasında gerçekleştirilmekteydi. TRenler ise klasik türde Sirkeci-Halkalı ve Haydarpaşa -Gebze arasında hizmet veriyordu. (Şehirlerarası hariç) Bugün de hizmet vermeye devam eden vapurlar ise günümüzde de olduğu gibi en hoş, en güzel ulaşım aracıydı.

Özel ulaşım araçları ise klasik model taksiler, dolmuşlar hizmet verirdi ve bunlara binebilmek için sıra beklemeniz gerekirdi. Az da olsa korsan ulaşım araçları olan taksilere rastlamak mümkündü. Hatta ben de üniversite öğrencisi iken çalışarak aldığım 1975 model Anadoll marka arabamla az da olsa korsan taksi işi yapmıştım. Korsan taksiler yasal ulaşım araçlarının yetmediğinin bir göstergesi idi.

1979 yılında dönemin belediye başkanı tarafından açılan Taksim-Levent özel otobüs yolu kamuoyundan yoğun ilgi gördüğünden ve Macaristan’dan alınan İkarus marka körüklü ya da körüksüz otobüslerin hizmete girmesi nedeniyle Ulaşım Yılı ilan edilmişti. Taksim-Levent arasında hizmete açılan ve sadece belediye otobüslerinin kullanabileceği özel yola, insanlar özel arabalarıyla işlerine gitmek yerine daha hızlı gitmeyi tercih edecekleri düşünülerek” tercihli yol “adı verilmişti. Ve bu tercihli yolun önümüzdeki süreçte şehrin birçok merkezinde de açılacağı övgüyle bahsediliyordu.

İstanbul belediyesi hemen hemen tüm başkan adayları hatta hükümet yetkilileri tarafından İstanbul’da trafik sorununu çözebilecekleri verilen vaatlerin en başında geliyordu.

Bugüne kadar geçen zaman diliminde birçok yöneticiler gelip geçti ama ulaşım ve trafik sorunu bir türlü çözülemedi ve hala gündemdeki yerini korumaktadır.

Ulaşımda çözüm girişimleri yapılmadı mı? Elbette yapıldı ama artan nüfus hızına yetişmek mümkün olmadığından bugün de konu hakkında tartışmalar devam ediyor.

İlk olarak klasik türde kullandığımız trenler daha hızlı, daha konforlu, daha sessiz yeni vagonlarla değiştirildi. Sefer sayıları arttırıldı. Gene klasik tramvayların yerini daha modernleri aldı. Ama gene kalabalık gene sıkışıklık devam ediyor.

Daha sonra Tramvaylar yeraltına indirilmeye başlandı ve halen bu çalışmalar devam ediyor. Bugüne kadar şehrin her yerine yer altından tramvaylarla gitmek neredeyse eksik kalmamış gibi mümkün ve ek çalışmalar devam ediyor. Bu sayede örneğin Gebze’den Halkalı ’ya aktarmasız 60 dakikada gidebiliyorsunuz. Aktarmasız dedim çünkü Üsküdar-Sirkeci arasını denizin altına yapılan tramvay yolunu kullandığınızdan değişime gerek kalmıyor.

Deniz otobüsleri ise rahatlık, sürat ve konforuyla hizmetimize giren bir diğer ulaşım aracı olarak kullanılıyor. Bu yolla da Bostancı’dan Bakırköy’e 45 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca deniz otobüsleri Yalova, Mudanya, Bandırma gibi merkezlere feribot olarak da hizmet vermektedir.

Bir diğer konu da yap işlet devret modeliyle yapılan Avrasya tünelidir. Yenikapı’dan Göztepe’ye 18 dakikada ulaşabiliyorsunuz. Normal yoldan girmek ise normal şartlarda yaklaşık 2/2,5 saatinizi alabilir. Avrasya tüneli pahalı da olsa zaman ve yakıt tasarrufu açısından önemli bir girişimdir.

Son olarak basından izlediğime göre İstanbul’da deniz taksiler hizmet vermeye başladı ve ilk etapta deneme olacağı için sayıca az tutuldu. Ancak oluşabilecek talep durumuna göre sayıları arttırılacak.

Yıllardır sayıları aynı olan ve bir türlü değiştirilemeyen ticari taksi konusu ise karmakarışık bir durumda. 1990 yılında İstanbul’da taksi başına 431 kişi düşüyordu. Bugün ise 2021 yılında taksi başına 920 kişi düşmektedir. Taksi başına düşen kişi sayısı Paris’te 366, New York’ta ise 618 kişidir.1990 yılında İstanbul ‘un nüfusu 2,3 milyon iken 18,000 ticari taksi hizmet vermekte idi. Bugün ise nüfus 18, milyon olduğu halde taksi sayısı hiç arttırılmamıştır. Sayının arttırılmasının ihtiyaç olduğu gerçeği ortadadır.

İktisat kurallarına göre sayı kısıtlamaları, sosyal refah seviyesini olumsuz yönde etkiler. Günümüzde taksi sorunları her geçen gün artarak devam ediyor. Özellikle yağmurlu ve soğuk havalarda taksi bulmak oldukça zor. Taksi sürücüleri kısa mesafeye yolcu almak veya istemedikleri istikamete yolcu taşımak istemiyorlar ve vatandaşlar dakikalarca yolda, sokakta taksi beklemek durumunda kalıyorlar,

İstanbul büyükşehir belediyesi tarafından mevcut taksi sayısına 6,000 adet daha eklenmek istenmesi muhalefetin oylarıyla 12. Defa reddedildi. Bunun bir ihtiyaç olduğunu, hizmet için gerektiğini yukarıda anlatmaya çalıştım. Hatırlayacağınız gibi bir müddet önce halk ekmek satış büfeleri konusunda da benzer bir olay yaşamıştık.

Son gelen akaryakıt zamlarından sonra çeşitli konulardan tasarruf etmeye çalışan halk araç kullanımına ara verip toplu taşıma araçlarını kullanmaya başladığından trafikte gözle görülür bir rahatlama sağlanmış gözüküyor.

Sonuç olarak halka hizmet konusunda siyasi çekişmeleri bir tarafa bırakmalı, hizmeti getiren hangi siyasi görüş olursa olsun taktirle karşılamalı ve alkışlamalıyız.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN