Ülkelerin kalkınması için dış ticaret en önemli ekonomik faktörlerden biridir. Cari açığın oluşmaması ve cari fazla verilebilmesi için ihracatın ithalattan fazla olması gerekir. İhracatın yüksek olması ise yapılan üretim ile doğru orantılıdır.

Ülkemizde akaryakıt, enerji ve elektrik gibi temel ürünlerde dışa bağımlı olduğumuz ve ithal etmek zorunda kaldığımız için yıllardan bu yana cari açık vermekteyiz. İhracat konusunda ise çok başarılı olduğumuz ve tarihte en yüksek rakamlara ulaştığımız bir gerçektir. Ancak burada ihracat rakamlarına maliyet fiyatlarına bakmak daha sağlıklı olacaktır. Örneğin fiyatı 5 dolar olan herhangi bir üründen 20 birim ihracat yaptığınız zaman 100 TL tutarında ihracat yapmış olursunuz. Fakat ürün fiyatı 7 TL ye çıktığı zaman ise 20 birim ihracattan toplam olarak 140 TL lik ihracat yaptınız demektir. İki işleme baktığımızda ihracat total rakamı 100 TL’den 140 TL ye çıkmıştır ve artış oranı %40 olarak gözükmektedir. Ancak yapılan ihracat birim olarak aynı kalmaktadır. Ürün fiyatı 7 TL iken 24 birim ihracat yaptığınızı varsayarsak 168 TL tutarında ihracat geliriniz oluşacaktır. Bu durumda ihracat artış oranı TL olarak %68 birim olarak ise %20 yükselmiştir. İhracat hesapları yapılırken önemli olan ihracat birim miktarının artırılmasıdır. Olaya TL olarak baktığımızda ise enflasyondan arındırılmış rakamlar baz alınmalıdır.

Yukarıdaki hesaplama yöntemi ithalat için de geçerlidir. İthalat hesaplarında en önemli etken döviz kurlarının yükselmesinden kaynaklanan para değerinin artmasıdır. Yaklaşık bir yıldan bu yana artan döviz kurlarının etkisiyle ithalat rakamlarımız sürekli olarak ihracattan fazla gelmekte bu da cari açık vermemize sebep olmaktadır. Cari açığın kapanması ise ancak öncelikle ithal ikame malların üretilmesi ve üretim hacminin genişlemesi ile mümkündür. Çünkü ülkemizde yapılan üretimin ara mal ve hammaddesinin yaklaşık %50 kadarı yurt dışından gelmektedir. Döviz kurlarının yüksek olması ise hem ithalata ödenen para miktarını arttırmakta hem de enflasyonun yükselmesine sebep olmaktadır. İşte düşük faiz politikasının en büyük olumsuz etkisi kur yüksekliği ile belirmiştir. Ekonomi bilimi entegre çalışan bir sistemdir. Yani sadece faizin düşürülmesi ekonomik dengeleri alt üsr edebilir. Enflasyonu düşürmek için bana sorarsanız önce döviz kurlarının düşürülmesi gerekmektedir. Ülkemizde ithal veya yerli her ürünün fiyatı döviz kurlarına bağlı olarak yükselmektedir. Dolayısıyla en önce kurların düşürülmesi bunun için de T.C. Merkez bankası döviz rezervlerinin yüksek olması gerekir ki gerekli görüldüğü dönemlerde piyasalara diğer bankalar yoluyla müdahale edilmesidir.

İthalat ve ihracat işlemleri, her konuda olduğu gibi dönüp dolaşıp üretim hacminin genişlemesine gelmektedir. Hükümetin ortaya koyduğu üretim odaklı büyüme hedefi son derece doğrudur ama uygulama şekli tartışmaya açıktır. Ülkede üretim sektörünün gelişmesi ihracatın artmasına, istihdam sağlanmasına, dövizin yurda girmesine, ithalatın azalmasına sebep olacaktır.

Yaşı 50 ve daha üzeri olan vatandaşlarımızın hatırlayacağı üzere 1980 li yıllarda başlayan ithalat serbestisinden sonra özellikle Çin başta olmak üzere birçok ürün yurda gelmiş ve yerli sanayi fiyat rekabeti yapamadığından birçok fabrika kepenlerini indirmek zorunda kalmıştır. Daha da önemlisi paramızın büyük bir kısmı yurt dışına gitmekte idi. İşte hükümetin uygulamaya koymaya çalıştığı ekonomik model dışa bağımlılığın azalmasına yöneliktir.

Günümüz ekonomik koşullarında ihracat birim endeksi yüzde 6,2 artmış, buna mukabil ithalat birim değeri ise %27 yükselmiştir. Dolayısıyla dış ticaret açığımız artmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Dış Ticaret Endeksleri Temmuz 2022 verilerini yayımladı.  İhracat birim değer endeksi temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 6,6 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 12,9, yakıtlarda yüzde 76,0 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 4,2 arttı.

İhracat miktar endeksi temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,8 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 22,3, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 14,2, yakıtlarda yüzde 52,7 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 1,4 arttı.

İthalat birim değer endeksi temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 27,0 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 23,8, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 13,3, yakıtlarda yüzde 131,1 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 4,1 arttı.

İthalat miktar endeksi temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 11,3 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde yüzde 53,4 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) yüzde 18,4 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) yüzde 11,8 ve yakıtlarda yüzde 15,3 azaldı.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 Haziran ayında 155,4 olan ihracat miktar endeksi yüzde 4,9 azalarak, 2022 Temmuz ayında 147,8 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2021 Temmuz ayında 143,0 olan ihracat miktar endeksi yüzde 2,5 artarak, 2022 Temmuz ayında 146,6 oldu.

Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2022 Haziran ayında 113,2 olan ithalat miktar endeksi yüzde 1,6 artarak, 2022 Temmuz ayında 115,1 oldu. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2021 Temmuz ayında 112,7 olan ithalat miktar endeksi yüzde 7,8 artarak, 2022 Temmuz ayında 121,6 oldu.

İhracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine bölünmesiyle hesaplanan ve 2021 yılı temmuz ayında 91,6 olarak elde edilmiş olan dış ticaret haddi, 15 puan azalarak, 2022 yılı temmuz ayında 76,6 oldu.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist