Her yıl 5 Aralık’ta Dünya Kadın Hakları gününü kutluyoruz. 8 Martta ise dünya kadınlar gününü kutluyoruz.Aslında bizleri doğuran, büyüten, yetiştiren, hayata hazırlayan annelerimiz, eşlerimiz, kız kardeşlerimize ne kadar borçlu olduğumuz ortadadır. Kadınlarımızın kıymetini bilmek zorundayız ve çocuklarımıza örnek olacak şekilde anlatmalı ve yaşamalıyız.

Dünyada ilk” kadın ve kadın yurttaş hakları bildirgesi” olarak kadın hakları bildirgesi 1791 yılında, Fransız yazar Olympe de Gouges tarafından yayınlanmıştır. (Bildirgenin detayına yer ve zaman fakiri olduğumuz için girmiyorum.)

Kadın hakları gününü neden 5 aralıkta kutluyoruz? Çünkü 5 Aralık 1934 de Türk Kadınına seçme ve seçme hakkı verilmiştir ve birçok Avrupa ülkelerinden öncedir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ün ne kadar ileri görüşlü olduğu buradan da anlaşılmaktadır.

Dünyada kadına seçme ve seçilme hakkı verilen ülke sayısı 28, ancak bu hakkı kullanan ülke sayısı 17 olarak bilinmektedir. Kadına seçme ve seçilme hakkı Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, Belçika’da 1960 ve İsviçre’de 1971 yılında verilmiştir. Görüldüğü üzere kadına değer veren ülkelerde ilk sıralardayız.

Şunu da belirtmemiz gerekiyor.2020 yılında ülkemizde yaklaşık 300 kadın cinayetlere kurban oldu. Yıllardan bu yana süregelen bu problem bir türlü çözülemedi. Bunların sebeplerini daha önceki yazımda vurgulamıştım.

Kamuoyunda bir süredir bir İstanbul Sözleşmesi gündemde yerini aldı ve hala gündemini koruyor. Peki nedir bu İstanbul Sözleşmesi? Kadınlara yönelik şiddet ve bunların önlenmesi amacıyla Avrupa Konseyi tarafından kabul görmüş bir anlaşmadır. Bu anlaşmaya 46 ülke katılmıştır ve 2011 yılında imzalanıp 2014 yılında yürürlüğe girmiştir. Sözleşme, İstanbul’da imzaya açıldığı için adı da İstanbul Sözleşmesi “olmuştur. AKP iktidarı döneminde imzalanan bu anlaşma şimdilerde kaldırılmak istenmektedir. Şöyle ki: Sayın Cumhurbaşkanı, bir süre önce Saadet Partisinin etkili isimlerinden Sayın Oğuzhan Asiltürk’le hatırlayacağınız üzere bir görüşme gerçekleşmişti. Her ikisi de çok değerli devlet adamı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Oğuzhan Asiltürk milli görüşten geldikleri için de görüşme devlet protokolünden ziyade abi kardeş ilişkisi içinde geçtiğini tahmin ediyorum. Görüşme detayı olarak ittifak veya yardımlaşma olabilir şeklinde basına yansıdığı kadarıyla bilgilenmiştik. Ancak Sayın Oğuzhan Asiltürk’ün ifadesine göre bu toplantıda İstanbul Sözleşmesi masaya yatırılmış ve kaldırılması yönünde taraflar mutabakata varmışlar. Daha da ötesi “kadın hakları diyenler var, cahiller var” cümleleri de sarf edilmiş. Tabii ki İstanbul sözleşmesinin iptali hiç kimse tarafından benimsenmez. Çünkü yukarıda yazdığım gibi amaç, kadına yönelik şiddeti önlemek, kadın haklarını korumaktır. Eğer İstanbul Sözleşmesinin kaldırılması gündeme gelirse AKP kadınların sempatisinden uzaklaşır hatta seçim sandıklarına da yansıyabilir.

Oy devşirmek için böyle bir kararın verilmesinden dolayı üzülüyorum. Öte yandan Saadet Partisi Cumhur İttifakına katılacak mı? Soru işaretleriyle dolu bir konu. Sayın Temel Karamollaoğlu birtakım isteklerimiz yerine gelirse ancak o zaman düşünebileceklerini ifade ettiler.

İnşallah her iki parti de bu yanlıştan dönerler.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist