Biz yıllardır köyde hayvancılıkla, tarımla geçinip gidiyoruz. Kimi zaman zorlandık, kimi zaman direndik ama toprağımızla, meramızla bir şekilde ayakta kaldık. Şimdi ise meralarımızla ilgili önemli bir gelişme yaşandı: Devlet, artık bu meraları yatırım için özel sektöre açabileceğini açıkladı. Bu, bizim için sadece bir haber değil; geçimimiz, geleceğimiz, toprağımız demek.
Mera Ne Demek?
Köylü için mera, hayvanın karnını doyurduğu yerdir. Sabah erkenden kalkarız, hayvanı salarız meraya. Orada otlar, gezer, akşam gelir. Bizim için yem almak demek para demek. Ama meramız varsa, hem hayvanımız doyar hem cebimiz rahat eder. İşte bu yüzden, mera dediğimiz yer bizim için çok kıymetli.
Ama artık bu alanlar sadece hayvancılık için değil; enerji santralleri, turizm projeleri, fabrika alanları için de kullanılabilecek. Yani bir gün baktığımızda o otlak alanda güneş panelleri olabilir, ya da bir otel inşaatı başlayabilir. Bu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın “Mera Yönetmeliği”nde yaptığı yeni bir düzenlemeyle mümkün hale geldi.
Ne Değişti?
Eskiden bir alan mera olarak tescillendiyse, o alan sadece hayvancılık için kullanılabiliyordu. Ama şimdi yönetmelikte yapılan değişiklikle bu meralar enerji projelerine, sanayi tesislerine, turizm yatırımlarına tahsis edilebilecek. Hatta yatırımcılar, bu meralarda önce ölçüm yapıp sonra projeye başlayabilecek.
Yani devlet artık bu alanları “yatırıma açılabilir” olarak görüyor. Yatırımcı, gerekli belgeleri toplayıp valiliğe başvuracak. ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu gibi bazı belgeleri de sunması gerekecek. Kâğıt üstünde bu süreç kontrol altında gibi gözükse de, geçmişte bu raporların çoğu “formaliteden” yapıldığı için köylüde ciddi endişe var.
Peki Ya Biz?
Şimdi meralar yatırım için kullanılırsa, bizim hayvanlarımız nerede otlayacak? Zaten yem fiyatları aldı başını gitti. Mera gitti mi, biz de hayvancılığı bırakmak zorunda kalırız. Bu sadece bir köyün, bir çiftçinin meselesi değil. Türkiye genelinde etin, sütün, peyniri üretilmesi demek bu meraların yaşaması demek.
Bir de şöyle düşün: köyde 10 kişi hayvancılıkla uğraşıyor. Bu 10 kişiden biri bile işi bıraksa, onun sattığı sütü, eti şehirde başkası dışardan almak zorunda kalacak. İthalat artacak, fiyatlar yükselecek. Mesele sadece mera değil, gıda güvenliği meselesi.
Yatırım mı, Rant mı?
Devlet diyor ki “Bu yatırımlar köylere iş getirir, kalkınma sağlar.” Belki öyle olur. Ama yatırım dediğin şey herkesin faydasına olmalı. Şimdi merayı bir şirkete verdik diyelim, oraya güneş paneli kurdu. O şirket oradan kazandığı parayı alıp gidecek, bize ne kalacak? Belki 1-2 kişi orada bekçilik yapacak ama yüzlerce hayvanın otladığı alan gitmiş olacak. Bu mu adalet?
Eskiden bu işler biraz daha zor olurdu. Şimdi yeni düzenlemeyle işler kolaylaştırıldı. Yani mera dediğin artık herkesin gözü önünde. Para kazanmak isteyenin ilk baktığı yer orası olacak. Halbuki mera dediğin köylünün ortak malıydı. Şimdi özel şirketlerin sahasına dönebilir.
Köylünün Sesi Duyulmalı
Bu iş masa başında alınacak bir karar değil. Mera varsa hayvan var, hayvan varsa üretim var, üretim varsa köylü yerinde kalır. Ama meraları alıp elimizden çekip alırlarsa, biz de mecburen ya büyükşehre göç ederiz ya da üretimden çekiliriz. Zaten bu yüzden köyler boşaldı, gençler toprağa küs.
Devlet bu alanlara yatırım yapılacaksa önce köylüye sormalı. Yerel halkın rızası olmadan bir projeye başlanmamalı. Çünkü doğrudan bizim yaşam alanımızdan, geçim kaynağımızdan bahsediyoruz.
Sonuç Olarak
Yeni yönetmelik yatırımcıya kapı açıyor ama köylünün kapısını kapatıyor gibi duruyor. Herkesin şunu iyi bilmesi lazım: merasız köy, köylüsüz üretim, üretimsiz memleket olmaz. Biz bu toprakları yıllardır emeğimizle ayakta tuttuk. Şimdi bir imza ile elimizden alınmasına göz yumarsak, çocuklarımıza anlatacak bir köyümüz bile kalmayabilir.
Kaynak: Bu yazı, Leyla Aydoğan’ın 3 Mayıs 2025 tarihinde Sözcü Gazetesi’nde yayımlanan “Köylünün Merası Yatırıma Açılıyor: Yeni Yönetmelikle Neler Değişecek?” başlıklı haberinden derlenmiştir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar