Faizler ekonominin yönlendirilmesinde ve günlük hayatımızda çok kullandığımız ekonomik göstergelerden sadece bir tanesidir. Kısaca tanımlamak gerekirse faiz, paranın zaman içinde aldığı değer karşılığıdır. Faiz en basit şekliyle basit faiz ve bileşik faiz olarak iki ana grupta incelenir. Ayrıca politika faizi, nominal faiz, reeskont faizi, ticari kredi faizi, sınai kredi faizi gibi birçok çeşitleri vardır. Geçen yazımızda faiz çeşitlerini konu aldığımız için bu yazıda bu günlerde en çok sözü edilen faiz çeşitleri arasında bulunan reel faiz konusunu ele alacağız.

Faiz oranları genellikle yıllık oran baz alınarak hesaplanmaktadır. Örneğin 6 aylık faiz %16 varsayıldığında paranın 6 aylık getirisi %8 olarak değerlendirilir. Bu yöntem kullanılarak hesaplanan faiz oranı nominal faiz olarak adlandırılır. Ekonomide nominal faiz, reel faiz ile beklenen enflasyon toplamı olarak hesaplanır. Yani reel faiz, nominal faiz oranından enflasyon oranının arındırılmasıyla elde edilir. Daha açık ifade etmek gerekirse getiri miktarının içinde enflasyon oranı da yer alır. Örnekle açıklamaya çalışalım;

Enflasyonun %20 nominal faizin %25 olduğu varsayımı ile

Bankaya 100 TL yatıran bir tasarrufçu parasını bir yıl sonra alacak olursa

100x%25=25 TL faiz getirisi elde edecektir. Ancak buna %20 enflasyon oranı da eklenecek olursa toplam getirisi %20+%25=%45 yani 45 TL olacaktır. Bu durumda reel faiz %45 dir.

Diyelim ki enflasyon oranı ile nominal faiz oranı aynı ise aldığınız faiz enflasyonla eridiği için getiriniz sıfır olacaktır.

Buradan da anlaşılacağı üzere enflasyonu aşağı yönlü çekmeden faizleri düşüremezsiniz. Enflasyonun yüksek olması özel sektör faizlerini de yükseltecektir. Diğer yandan tasarrufçu ve kredi veren finans kurumları açısından enflasyonun altında bir faiz oranı kabul görmez. Ekonomi parametrelerine de uygun değildir.

Ülkemizde Ağustos 2021 tarihinde enflasyon oranı yaklaşık %20 ler de iken politika faizleri %19 düzeyindeydi. Ancak hükümetin aldığı düşük faiz politikası uygulamaya geçince döviz kurunda ve enflasyondaki tırmanışlar önlenemedi ve her iki gösterge de anormal seviyelere ulaştı. Gelir dağılımı bozuldu, halkımız fakirleşti ve alım gücü hissedilir derecede düştü. Burada pandemi ve Rusya-Ukrayna savaşını olumsuz etkisi de unutulmamalıdır. Ancak sadece faizi düşürmek ekonomi kurallarına aykırıdır. Faizi düşürmek için önce enflasyonu, döviz kurlarını düşürmek gerekir. Ülkemizde genel olarak enflasyon döviz kurları ile paralel bir yükseliş göstermektedir.

Döviz kurlarının yükselişine engel olmak için uygulamaya sokulan kur korumalı mevduat hesabı, şirketlerin konuya dahil edilmesi ve vergi avantajı sağlanması, altın tasarruflarının ekonomiye kazandırılması için teşvikler, yurt dışında yaşayan yerli ve yabancı vatandaşlara da aynı hakkın tanınması sonucu hazineye gelen ve gelecek olan yük tartışmalara sebep olmuştur. Çünkü KKM 3-6-9-12 aylık vadelerle uygulamaya alınmıştı ve vadesi gelen birinci dönem kur korumalı mevduat hesaplarının hazineye getirdiği yük 11,8 milyar TL olarak hesaplandı ve daha da ötesi 12 aylık vade sonunda bu rakamın 50 milyar TL olacağı tahmin ediliyor. Dolarizasyonu önlemek için yukarıdaki tedbirlere ek olarak ihracat işletmelerinin döviz gelirlerini n %40 ını merkez bankasına bozdurma zorunluluğu da getirildi. Enflasyonun yüksek olması nedeniyle ticari krediler önemli derecede artınca hükümet kredi karşılık oranlarını da yükseltmek zorunda kaldı.

Reel faizin hesaplama yöntemine gelecek olursak;

Reel faiz oranı=Nominal faiz oranı+ Beklenen enflasyon oranı

Bugün içinde bulunduğumuz ekonomik göstergelere uyarlarsak;(mart 2022)

Reel faiz=%14+%61=%75 olması gerekir. Yani bir tasarrufçu, parasını enflasyondan korumak ve gelir elde etmek amacıyla bankaya yatırdığında %75 oranında faiz alması gerekirdi. Ancak gerçek reel faizi hesaplayacak olursak;

Reel faiz= (1+Nominal faiz) / (1+Beklenen enflasyon)-1

Yukarıdaki enflasyon ve nominal faiz oranlarını baz alırsak;

Reel faiz=1,25/1,20-1=%4.17 olur.

Günümüzde politika faizi %14, Mart 2022 TÜİK enflasyon oranı da %61 dir.

Reel faiz= (1+0,14) / (1+0,61)-1=-0,47 olacaktır.

Aynı yöntemi nisan 2022 ye göre hesaplarsak reel faizi -%56 olarak bulacağız.

Daha açık bir ifade ile parasını bugünkü koşullarda TL de tutan bir tasarrufçu %47 oranında kayba uğrayacaktır.

İşletmeler ve kurumlar ileriye dönük plan ve program yapabilmesi için enflasyon oranını gerçeğe yakın hesaplamak zorundadır. Çünkü bu konuda yapılan hatalar büyük zararlara yol açabilir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere reel faiz, düşük faiz politikasının uygulamaya başlamasıyla birlikte – yönde yükselme eğilimine girmiştir.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist