Öncelikle bilmemiz gerekir ki TÜİK “Türkiye İstatistik Kurumu” devletin en önemli kurumlarından biridir. Çünkü ülkemizde yaşanan ekonomik gelişmeleri, istatistiki bilgileri belirli periyotlarda yayınlamakta ve bizler de vatandaş olarak bilgi sahibi olmaktayız. Tarımdan hayvancılığa, turizmden dış ticaret verilerine, çocuk istatistiklerinden işsizlik rakamlarına varana kadar daha birçok bilgi kamuoyu ile TÜİK tarafından paylaşılmaktadır. Bahsetmeye çalıştığım verilerin en önemlisi de hepimizi en çok ilgilendiren enflasyon rakamlarıdır. Çünkü emekli ve asgari ücret artışları TÜİK verileri baz alınarak hesaplanmaktadır. Gerçi bu yıl önümüzdeki dönemin enflasyon öngörüsü ile zam yapılmıştır ama bugüne kadar hep yaşanan enflasyona göre maaşlar belirlenmekteydi.
Asgari ücret ve emekli maaşları artış oranları hesaplanarak yürürlüğe girdiğinden itibaren sadece söz konusu kesim değil, asgari ücretten fazla maaş alanlar da yaklaşık aynı oranda gelir artışı sağlamaktadır. Ülkemizde yapılan tahminlere göre çalışan nüfusun %40 kadarı asgari ücretle çalıştığı bilinmektedir. Bu sayıya 16 milyon emekliyi de eklediğimizde neredeyse genel nüfusumuzun yarısı asgari ücret veya altında gelir elde ederek yaşam mücadelesi vermektedir. Bu kesim genel olarak açlık sınırının altında maaş almaktadır ve doğal olarak geçimini bin bir zorlukla sağlamakta veya gerekli besinleri almakta zorlanmaktadır.
Ancak TÜİK öncelikle enflasyon oranları konusunda halk arasında güvenilirliğini giderek kaybetmektedir. Bunun nedeni dediğim gibi açıklanan enflasyon rakamlarının yaşanan oranlarla uzaktan yakından ilgisi olmamasıdır. Şunu da belirtmek zorundayım ki TÜİK bir devlet kurumu olduğundan devletimize güvenmek, hesaplarımızda bu kurumun verilerini baz almak zorundayız. Çünkü başta ücretler olmak üzere birçok hesaplar TÜİK rakamlarına göre belirlenmektedir. Yaklaşık üç yılı aşkın bir süreden bu yana enflasyonla mücadele ediyoruz ve hükümet de enflasyonu düşürebilmek adına her yolu denemektedir. Çünkü ekonomi değerlerinin belirlenmesi, ekonomik dengenin sağlanması gibi birçok etken enflasyon oranlarına bağlıdır.
Hatırlayacağınız üzere bundan birkaç ay önce ekonomim.com yazarlarında Sn. Alaattin Aktaş, TÜİK in baz aldığı ürün fiyatlarını kamuoyu ile paylaşmıştı. Hatırladığım kadarıyla doktor muayenesi 34 TL, peynir 160 TL, ev kirası 5485 TL olarak verilmişti ve daha birçok ürün fiyatı gerçeklerle ilgisi olmayan tabiri caiz ise komik denebilecek şekilde piyasaya uygunluğu kesinlikle kabul görmeyen fiyatlardı ve bu bilgiler baz alınarak hesaplanan enflasyon oranı da gerçeklerden uzak çıkmakta, neredeyse her ay halkın yaşadığı enflasyon oranının yarısı kadar verilmekte idi ve günümüzde de tahmin ediyorum ki aynı şekilde devam ediyor. Yani verilen rakamlar gerçeklerin dışında olduğundan halk tarafından kuruma olan güvensizlik her geçen zaman fazlalaşmaktadır. Çünkü yukarıda belirtmeye çalıştığım gibi milyonlarca çalışanın düşük maaş almasına, geçim sıkıntısı çekmesine sebep olmaktadır. Daha da ötesi milyonlarca çalışanın hakkı yenilmektedir.
İşte yukarıda saymaya çalıştığım sebepler nedeniyle DİSK malum sebeplerin açıklığa kavuşması için TÜİK kurumunu mahkemeye vermişti. Dava istinaf mahkemesince Ankara 6.İdare mahkemesinin kararını onaylayarak enflasyon verilerinin TÜİK tarafından açıklanmasına karar verdi.
DİSK’in açtığı davada Ankara 6. İdare Mahkemesi 31 Mart 2023 tarihli 2022/2383 Esas ve 2023/700 sayılı Kararı’yla enflasyona esas teşkil eden verilerin açıklanmasının TÜİK’in görevi olduğuna karar verdi.
Ankara 6. İdare Mahkemesi’nin kararı istinaf aşamasından geçerek kesinleşti. Mahkemenin verdiği karara rağmen TÜİK madde sepeti fiyat listesini 2 yıldır açıklamıyor.
Peki açıklarsa ne olacak? Diyelim ki enflasyon rakamları değişti ve verilen oranlardan daha yüksek çıktı. Bu durumda milyonlarca çalışana ve emekliye verilen maaşlar için geriye dönük işlem yapılarak maaş farkları mı ödenecek? Tabii ki hayır. Ancak bundan sonraki enflasyon oranlarının gerçeğe yakın hesaplanarak önümüzdeki süreçte de olsa maaşların veya çalışan gelirlerinin daha adil olması sağlanabilir ve Türkiye İstatistik kurumu halk arasında güven sağlayabilir. Dolayısıyla ülkemizde giderek artan yoksulluk oranı geriye gelebilir. Bu da ekonomik dengelerin sağlanması, gelir adaletsizliğinin bir nebze olsun giderilmesine yardımcı olacaktır.
Sonuç olarak emekli ve asgari ücretliler enflasyon hesaplarının mahkeme kararından sonra doğru hesaplama yapmasını ve ücretlerin artmasını beklemektedir.
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar