Konu başlığına bakıp hemen karamsarlığa kapılmayın. Aksine hayat boyu önümüze çıkan engelleri aşmamız gereğinden baz alarak başlığı vurgulamak isterim.

İnsan olarak hayatımızda her konu dört dörtlük olmuyor. Doğumdan başlayıp hayatımızın sonuna kadar bir mücadele içinde oluyoruz. Verdiğimiz bu mücadele sırasında sevdiklerimizle, dostlarımızla, hısım ve akrabalarımızla ve diğer birey veya kurumlarla ilişki içinde bulunuyoruz. İnsan doğumunu ve hayatının sona ermesini hatırlayamaz. Ama belirli bir yaştan itibaren olayları irdelemeye, kendi yolunu çizmeye başlamasıyla birlikte bazı güç koşullarla karşılaşacaktır, bu koşullar hayatın gerçekleridir ve hayat insanları bir yerlere sürüklemektedir. İşte önemli olan bu sürüklenme sırasında aklın ve beynin kullanılması ve optimal kararlar alınması önem taşır.

İlkokula başladığımız dönemi hatırlayalım. Aile büyüklerimizden birinin elimizden tutarak okula götürdüğünü, bundan sonraki eğitim ve öğretim hayatımız boyunca yaşayacaklarımızın olumlu yönlerini, öğretmenlerimizi ve arkadaşlarımızı dilleri döndüğünce anlatmaya çalıştıklarını ve tek amaçları bizlerin iyi bir vatan evladı olarak topluma faydalı bir şekilde hayata hazırlamaktan başka bir şey olmadığı gerçeğini hepimiz biliriz. Artık bazı önemli veya önemsiz konulara kendimiz karar verme sürecine başlamışızdır. Çıktığımız bu uzun yolculukta önümüze bir değil birçok engel çıkması da sürecin olağan gelişmelerinden birkaçıdır. Bundan böyle problemleri kendimiz çözebilme, başkalarından bilgi alma, araştırma yapma, doğruyu ve yanlışı ayırt edebilme becerilerine farkında olmadan sahip oluruz. Bazı durumlarda da doğru veya yanlış kendimiz için karar vermekten başka çaremiz kalmaz. Bunun için başlıkta olduğu gibi çaresiz isek çareyi kendimiz bulacağız ve sonuçlarına da kendimiz katlanacağız.

İlerleyen yıllarda devam eden hayat mücadelesi sırasında artık daha bilinçli, daha azimli ve karar verme yeteneğimiz oldukça artmış olarak devam edecektir. Örneğin bir öğrencinin derslerinde başarılı olması ve sınıfını geçmesi, bir oto tamircisinin mesleğini en iyi şekilde icra ederek saygınlık kazanması, bir öğretmenin öğrencilerinin başarılarıyla övünmesi, bir mühendisin farklı ve insanlığa faydalı olacak buluşlar yapması, bir doktorun hastasını en iyi şekilde tedavi etmesi, bir pilotun zamanında ve rahatlıkla uçağı piste indirmesi sırasında vereceği kararlar kendine ait çözüm yollarıdır. Saydığım eylemler sırasında olumsuzluklar mutlaka olacaktır. Ancak olumsuzluklara boyun eğmeden onlarla mücadele ederek çözüm bulmak bireylerin asli görevlerinden sadece biridir. Önümüze çıkan engeller sırasında moral bozmadan, mücadeleyi bırakmadan, çaresizlik içine düşmeden çaresizliğin çaresinin kendimiz olduğu bilincinde olmalıyız ve çözüm arayışlarını sürdürerek sonuca gitmeliyiz.

Günümüz koşullarında yaşayabileceğimiz çaresizliklere çare aramaya çalışalım;

Bir öğrencinin en büyük amacı istediği ve yeteneğine uygun bir üniversiteye girebilmek ve kendi okulunda maksimum başarıyı elde ederek meslek hayatında iyi bir kariyere sahip olmaktır. Bu mücadele sırasında sevmediği dersler, yapacağı araştırmalar sırasında istenmeyen gelişmeler, taşralı ise barınma sorunu, fakir bir ailenin çocuğu ise geçim sıkıntısı gibi sorunlar karşısına çıkabilir. Öğrencinin bu ve benzer durumlarda yılmadan, bıkmadan, usanmadan çare arayışları devam etmeli ve çözüme kendi gayretleriyle ulaşmalıdır. Örneğin geçim sıkıntısı ile ilgili problemi okulda veya dışarıda yapacağı faaliyetlerle veya başka ek bir işte çalışarak çaresizliği aşmalıdır.

Üretim yapan bir iş adamının ürün gamını genişletmesi, işletmesinin Pazar payını büyütmesi, ithal ikame ürünler üretmesi, ihracat potansiyelini yükseltmesi, istihdamı çoğaltması gerçekten son derece güç koşullarda gerçekleşmektedir. Zaten üretim, başlı başına zor ve sürece bağlı gelişmelere gebedir. Elektrik kesilmesinden, işçinin gelmemesinden, makinanın bozulmasından dolayı doğabilecek üretim aksaklıklarına karşı teyakkuz halinde olmalı ve çözümü de kendi yöntemleri belirlemelidir. Üretim hatayı en az kabul eden bir eylemdir. Ürünlerin özürlü çıkmaması da başlı başına bir konudur. Üreticiler ihracatı arttırmak için fuarları takip eder, ucuz kredi olanaklarını kullanır, üretici sorunlarının tümünün çözümü için formülleri olan iş hayatında donanımlı insanlardır ve kesinlikle ekonomiye katkıları en fazla olan sektördür.

Bir otobüs veya kamyon sürücüsü yolda giderken kar yağışına yakalandığında devlet kurumlarının yolu temizlemesini beklemeden yavaş seyrederek veya zincir takarak yoluna devam etmeye çalışmalıdır. Aksi taktirde taşıdığı yükü zamanında varacağı yere ulaştırması mümkün değildir veya içindeki yolcuların serzenişine sebep olabilir.

Günümüzde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı hepimizi olumsuz yönde etkilemiştir ve etkilemeye devam etmektedir. İçinde bulunduğumuz olumsuz koşullardan en çok etkilenen kesim ise dar, orta gelirliler ve emeklilerdir. Ancak bu zorlukları aşmanın çaresinin kendimizde olduğunu unutmamalıyız. Maaşımız ailemizi geçindirmeye yetmiyorsa daha iyi bir iş olanaklarını araştırarak, mesai haricinde başka bir kazanç sağlayacak bir iş yaparak, çözümleri kendimiz bulmak zorundayız. Çünkü enflasyonu düşürmek, hayat pahalılığını azaltmak, millî geliri yükseltmek bizim değil ekonomi yönetiminin işi olduğuna göre kendi sorunlarımıza kendimiz çözüm bulacağız. İşsizliğin yüksek olduğu yaşadığımız süreçte ikinci iş bulmak zor olabilir ama yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi kendimizi yetiştirmiş isek, kariyerimizde sağlam bir kademeye sahip isek, dürüstlüğümüzden ödün vermemiş isek iş bulmak ve iş değiştirmek de bizim için sorun olmayacaktır. Bu konuda Prof.Dr. Ayhan Kırım’ın ‘MOR İNEĞİN AKILLISI’ kitabını okumanızı tavsiye ederim. Kitapta kısaca günümüz ekonomik koşullarında farklı ve yetenekli bir kişilik kazanmanın yollarından bahseder. Öncelikle mor inek olmayacağını hepimiz biliyoruz ama biz farklı bir birey olarak toplumda yerimizi aldıktan sonra bir de mor ineğin akıllısı olmalıyız. Yani bugün için uyarlarsak bir hatta iki yabancı dili herkes biliyor olduğuna göre biz üçüncü yabancı dili öğrenmek zorundayız. Aynı şekilde her ilde üniversitelerimiz var ve bu okullardan birçok öğrenci mezun oluyor ve üniversite mezunu oldukları halde iş bulmakta bin bir güçlükle karşılaşıyorlar. Dolayısıyla mastır hatta doktora yapmak zaruri yeti kendiliğinden doğmaktadır ve bunlarla da kalmadan yurt dışında eğitim olanaklarımızı zorlayarak ufkumuzu açmalıyız.

Sonuç olarak her şeyi devletten veya başkalarından beklememeli çaresizlikler karşısında boyun eğmeden çare arayışlarını kendimiz sürdürmeliyiz. Geri gelmeyen tek şeyin zaman olduğunu unutmamalı ve zamanımızı iyi kullanmalıyız. Hiçbir başarı tesadüf değildir. Mutlulukları yaratan ise zorlukların aşılmasıdır.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist