Ülkemizde son birkaç yıldan bu yana yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle başta emekliler olmak üzere dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızım yaşam koşulları maalesef olumsuz yönde değişti. En başta gıda olmak üzere bazı ihtiyaçlar sürekli olarak ertelendi veya rafa kaldırıldı. Öyle ki bazı ailelerin çocuklarının beslenme çantasına bir şey koyamadığı gibi acı verici olayları yazılı ve görsel basından izlemekteyiz.

Bildiğiniz üzere eskiden beri asgari ücret yılda bir, emekli maaşları ise yılda iki defa arttırılmaktaydı. Fakat son iki yılı aşkın bir süreden bu yana sürekli artan enflasyon oranları nedeniyle asgari ücret yılbaşında ve yıl orasında olmak üzere iki defa yükseltilmesine rağmen koşan enflasyona yetişmek mümkün olmadı. Yapılan ücret zamlarından hemen sonra yani yeni maaşlar alınmadan yüksek enflasyona dayanamadı ve çok kısa sürede erimeye başladı.

Asgari ücret ve emekli maaşları arttırılırken TÜİK in geçmiş dönem yani son altı aylık verileri esas alınmakta buna bir de uygun görülen refah payı eklenmektedir. Halbuki TÜİK in açıkladığı enflasyon oranları yaşanan enflasyonun neredeyse yarısı kadardır ve geçtiğimiz aylarda TÜİK yetkilileri de bunu kabul ederek %68 olarak açıklanan TÜFE oranının gerçekte %96 olduğu yönünde açıklama yapmak zorunda kaldılar. Bu durumda ücretlilerin zam oranı verilirken zam değil sadece enflasyon farkının verildiği ortadadır. Bu durumda dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın enflasyon altında ezildiği gerçeği ispatlanmaktadır.

2024 yılı başında asgari ücretin yılda iki defa yükseltilmesinden vaz geçilerek bu yıl ve takip eden yıllarda yıl ortasında zam yapılmayacağı yani yılda bir artış yapılacağı hükümet yetkilileri tarafından açıklandı. Ancak geldiğimiz noktada yılbaşından nisan ayına kadar TÜİK verilerine göre toplam enflasyon oranı %17,75 olarak gerçekleşmiştir. Yani yılbaşında alınan zamlı maaşlar ilk dört ayda yaklaşık yüzde 18 oranında azalmıştır. Yıl ortasında zam olmaz ise hayat pahalılığı daha da artacak, alım gücü düşmeye devam edecektir. Dolayısıyla yıl ortasında asgari ücretin yükselmesi gündeme gelebilir ve gelmesi de zorunluluk arz etmektedir.

Emekli maaşlarına gelince durumun çok vahim olduğu bir gerçektir. En düşük emekli maaşı (engelli ve yaşlı maaşları hariç olmak) üzere 10,000 TL olarak yıl başında belirlenmişti. Günümüzde bu maaşla geçinmenin mümkün olmadığı hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Bu maaşın en azından asgari ücret ile eşitlenmesi gerekir. Asgari ücret adı üstünde dört kişilik bir ailenin yaşamını idame ettirebilmesi için en az harcayabileceği para miktarıdır.

Yukarıda yıl başından nisan ayına kadar yaşanan toplam enflasyonun %17,75 olduğunu belirtmiştim. Orta vadeli planda belirtildiği gibi enflasyonun mayıs ayında (geçen yıl seçim vaadi olarak verilen doğalgaz indirimini kaldırılması nedeniyle) pik yapacağı, başka bir deyişle %7-8 lere kadar çıkabileceği tahmin edilmektedir. Haziran ayında da %3,5-4 civarında olabileceği ihtimalinin de göz önüne aldığımızda yılbaşından haziran sonuna kadar gerçekleşecek enflasyon oranı yaklaşık %25 civarında olacaktır ve bunun üzerine uygun görülen refah payı (yani %5 gibi) eklenerek %30 zam yapılacağı tahmin edilebilir. İyimser bir tahminle en düşük emekli maaşı %30 zam yapıldığında 13000 TL olacaktır ama gene yetersiz kalacağı kesindir. Peki emekli maaşları ne olmalıdır.

*2008 yılında yapılan katsayı değişikliği iptal edilip eski katsayı baz alınarak farklar ödenmelidir.

*En az 8700 TL olmak üzere seyyanen zam yapılmalıdır.

*En düşük emekli maaşı en az asgari ücret kadar olmalıdır.

*Emeklilere tanınan haklar çoğaltılmalıdır. Elektrik, su, doğalgaz gibi temel giderler için indirim yapılması planlanmalıdır.

*Hastane ve ilaç kesintileri emeklilerden alınmamalıdır.

Yukarıda açıklamaya çalıştığım verilecek maaşlardan sonraki süreçte ise maaşlar her ay TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı baz alınarak güncellenmelidir. Ancak bunlar yapıldıktan sonra emekliler bir nefes alabilir ve kısmen de olsa bir rahatlama yaşanabilir. Enflasyonun düşük olduğu dönemlerde emekliler evlerinde yakıttan tasarruf sağlama amacıyla kahvelere gider akşam saatlerine kadar zaman geçirdikten sonra evlerine dönerlerdi. Günümüzde ise en ucuz yerlerde çay 10/15 TL arasında olduğu için kahveye girip çay içme imkanları da kalmadı. Dolayısıyla başta en düşük maaş alan emekliler olmak üzere sürekli ekonomik sıkıntılarla yaşam mücadelesi veren kesimin emekliler olduğu unutulmamalıdır.

Günümüzde açlık sınırı asgari ücreti de geçmiş, yoksulluk sınırı ise 55.000 TL ye yükselmiştir. Maaşlar belirlenirken açlık ve yoksulluk sınırı da dikkate alınmalıdır.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar