Ülkemizde maalesef gıda fiyatları sürekli olarak yükselmeye devam ediyor. Bunun başlıca sebebi çiftçini kullandığı mazot, gübre, fide, zirai ilaç, işçilik, tohum masraflarının astronomik şekilde yükselmesi olabilir. Dünyada hiçbir ülke tarafından uygulanmayan, iktisat bilimine ters olan, hiçbir ekonomistin benimsemediği ve sürekli tartışma konusu olan düşük faiz yüksek kur dönemine geçtiğimiz Eylül 2021’den bu yana yüksek seyreden enflasyon nedeniyle tarım üreticilerinin maliyetlerinin yüksek seyretmesi hatta bazı üreticilerin maliyetini kurtarmadığı gerekçesiyle ekim alanlarının boş kalmasının yanında Avrupa’da baş gösteren buğday krizi fiyatların artmasına sebep olmuştur.

Tarım ülkesi olmamıza rağmen başta bakliyat ürünleri olmak üzere gıda ürünlerini ithal ederek ihtiyaçlarımızı karşılamaya çalışıyoruz. Hükümet tarafından bütçe elverdiği sürece tarım üreticilerine verilen destekler olmasına rağmen yeterli olmamasından dolayı üreticiler güçlük çekmektedir ve borçlarını ödemekte zorlanmaktadır. En acil olarak çiftçiden mazot, gübre, zirai ilaç gibi olmazsa olmaz ihtiyaçlarından KDV ve ÖTV alınmamalıdır. Fiyatlarla baş etmek için ithalatı çözüm olarak görmemeli, yerli üretim için üreticilere gereken her türlü destek verilmelidir. Diğer taraftan özellikle Rusya’ya yapılan sebze ihracatı da önemli derecede artış göstermektedir ve ülkemiz için kayda değer bir başarıdır. Ancak ihracatı yaparken kendi halkımıza gereğinden fazla fiyatla gıda tüketimi yaptırmamalıyız. Yani öncelikle kendi ihtiyacımızı karşılamalı artan üretimin de ihracatı yapılmalıdır. Bu da ancak ve ancak sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikasının uygulamaya konulmasıyla mümkün olacaktır.

Gıda fiyatlarının artma nedenini örnekle açıklamaya çalışalım;

*Antalya’da üretici ürününü hale bir komisyoncuya getirdiğinde ürünün satış bedeli üzerinden komisyon, hal rüsumu, KDV gibi giderler totalde %13 olarak üreticiden alınmaktadır.

*Komisyoncudan ürün alıp ambalajlayarak ülkenin dört bir yanına gönderilen üründen tahmini olarak

Nakliye %25, işçilik %10, ambalaj gideri %10 eklenerek örneğin İstanbul haline ulaşacaktır. İstanbul halinde de yaklaşık %10 civarında komisyon vd. giderler eklenerek markete, pazarcıya, manava satılacaktır. Buraya kadar gerçekleşen maliyetler (13+25+10+10+10) %68 e kadar gelecektir. Ayrıca ürün Antalya’dan İstanbul’a gelene kadar ağırlıktan da fire verecektir. Ürünü satın alan manav, market, pazarcı ise bir nakliye daha verdikten sonra üzerine kar koyacak ve son tüketiciye ulaşacaktır. Yani Antalya’da 10 TL olan domates %68 +fire+nakliye+kar oranı olmak üzere %100 ü geçebilecek maliyetten sonra satılacaktır. Hiç kar konmasa dahi 20 TL’den düşük fiyatla sofraya gelmesi mümkün değildir. Yani maliyetler ürün bedelinin iki katını aşmaktadır.

Sorunun çözümü her ekonomik problemde olduğu gibi enflasyonun önlenmesi; çiftçiye ucuz gübre, mazot, zirai ilaç, tohum tedarik edilmesi, âtıl kalan ekim alanlarının ekonomiye kazandırılmasıdır.

Yüzölçümü bizim Konya kadar olan Hollanda tüm dünyaya tarım ürünleri ihracatı yaparken biz neden yapamayalım. Bunun için sıkı ve sürdürülebilir bir tarım politikası acilen uygulamaya konulmalıdır.

Ülkemizde gıda enflasyonu sürekli olarak TÜİK tarafından açıklanan TÜFE oranından yüksekte kalmaktadır. Örneğin haziran ayında TÜFE yıllık %38,21 olmasına rağmen aynı ayda yıllık gıda enflasyonu %53,92 olarak yaşanmıştır. Yani gıda ürünlerinin fiyatları, diğerlerinin yaklaşık %50 üzerinde gerçekleşmiştir.

Dünyada gıda fiyatları son 25 ayın en düşük seviyesinde iken bizde ise 34 aydan bu yana yükselmektedir.

Konu ile ilgili olarak Euronews haber sitesinden aldığım dünyada ve ülkemizde gıda fiyatlarının analizi aşağıdaki gibidir.

Türkiye’de gıda fiyatları 34 aydan bu yana aralıksız artıyor. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Küresel Gıda Fiyat Endeksi son 15 ayda sadece bir kez yükseldi.

Türkiye’de resmi yıllık enflasyon mart ayında yüzde 38, gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise yüzde 54 oldu. Dünyada gıda fiyatları aynı dönemde yüzde 21 düşerken Avrupa Birliği genelinde yüzde 15 artış gösterdi. Türkiye’de ise gıda fiyatları 34 aydan bu yana aralıksız artıyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) açıkladığı Küresel Gıda Fiyat Endeksi son 15 ayda bir kez yükseldi.

Gıda enflasyonunun en yüksek olduğu ülkeler hangisi? Dünyada ve Avrupa’da gıda enflasyonu ne kadar artıyor?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı yıllık tüketici enflasyonu (TÜFE) Haziran 2023’te ayında yüzde 38 oldu. On iki aylık ortalamalara göre ise enflasyon yüzde 60 gerçekleşti.

Kaynak: TÜİK, FAO ve Eurostat • (*Mayıs)

TÜİK’e göre gıda fiyatları son bir yılda yüzde 54 artış gösterdi. FAO’nun Küresel Gıda Fiyat Endeksi ise aynı dönemde yüzde 21 düştü. AB’de ise yıllık gıda enflasyonu mayıs ayı itibarıyla yüzde 15.

Küresel gıda fiyatları son 15 ayda sadece Nisan 2023’te yükselirken diğer tüm aylarda düşüş gösterdi. Gıda fiyatları Türkiye’de Eylül 2020’den bu yana 34 aydan bu yana artmaya devam ediyor.

FAO ve TÜİK’in açıkladığı gıda fiyat endeksleri arasındaki fark Türkiye’nin “yeni ekonomik modele” geçtiği Kasım 2022’den itibaren giderek büyüyen bir makasa dönüştü.

Kaynak: TÜİK, FAO, Eurostat gıda fiyat endeksi

Fiyat değişimini görmenin en sade yollarından birisi endeks yöntemi. TÜİK, FAO ve AB İstatistik Ofisi Eurostat’ın açıkladığı gıda fiyat endekslerini Ağustos 2020’de 100’e eşitledik. Bu ne demek? Dünya, Türkiye ve AB’de gıda fiyatları bu tarihte birbirine eşit. Ardından her ay enflasyona oranına göre endeks değeri değişiyor. Türkiye ve küresel fiyat farkı çoğu zaman yakın seyrediyor. AB’de ise çok az değişim söz konusu.

Grafikte görüldüğü üzere küresel gıda fiyatları Kasım 2021’e kadar çoğu zaman açık şekilde Türkiye’nin üzerinde seyrediyor. Endeks başladıktan bir sene sonra Ağustos 2021’de bir sene önce 100 lira olan gıda fiyatı dünyada 133 birime; Türkiye’de ise 130 birime yükselmiş. AB’de ise 102 birim.

Kasım 2021’de küresel gıda fiyat endeksi 141; Türkiye’de ise 138. Türkiye’nin Kur Korumalı Mevduatı (KKM) ilan ettiği Aralık 2021’de ise radikal bir değişim başlıyor. Dünyada gıda fiyatları 140’a düşerken Türkiye’de 161 oluyor.

Haziran 2023’te üç endekse baktığımızda ise sonuç şöyle: Yaklaşık üç sene önce üç bölgede de gıda fiyatları 100 iken dünyada 128 birime, Türkiye’de 366 birime; AB’de ise 130 birime yükselmiş. AB verisi mayıs ayını yansıtıyor.

Bu ne demek? Ağustos 2020-Haziran 2023 arasını kapsayan son 34 ayda gıda fiyatları dünyada yüzde 28 artarken Türkiye’de yüzde 266; AB’de ise yüzde 30 yükseldi.

Kaynak: TÜİK, FAO ve Eurostat • (*Mayıs)

2004 başından bu yana Türkiye’de yıllık gıda enflasyonu oranına baktığımızda Kasım 2021’e kadar yüzde 30’u aşmadığı görülüyor.

Kaynak: TÜİK

Aralık 2021’de yüzde 45 olan yıllık gıda enflasyonu Kasım 2022’de ise yüzde 100’ü aşarak yüzde 102 olmuştu.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar