En yoksul kesim diye yazıya başladım. Çünkü yaptığım araştırmalarda emekli maaşı 222 ayda sadece 8 ay açlık sınırının üzerinde gerçekleşmiş. Dolayısıyla toplumda en yoksul, en çok ekonomik olarak olumsuzluklar yaşayan, sürekli alım gücü düşen, hayat pahalılığı her geçen gün artan ve en çok geçim sıkıntısı çeken kesim emekliler olmuştur ve günümüzde de bir iyileştirme maalesef söz konusu değildir.

Hükümet, seçim vadelerinden sadece birisi olan memur maaşlarını astronomik oranda zam yaparak en düşük aylığı 22017 TL ye yükseltti, asgari ücrete %34 zam yaptı. Ancak sıra emeklilere gelince sadece %25 ile sınırlı kaldı. En düşük emekli maaşı ise mart ayında yükseltildiği için 7500 TL olarak açıklandı.

Her ay ülkemizde çeşitli kurumlar tarafından açlık ve yoksulluk sınırı, bir kişinin alması gereken besin değerleri hesaplanıyor ama neden hesaplandığını anlamak mümkün değil. Çünkü verilen maaşlar bırakın yoksulluk sınırını açlık sınırının bile altında kalıyor ve bu da öncelikle emekliler olmak üzere bazı kesimleri yoksulluğa sürüklüyor.

Doğal olarak maaşlara verilen zam hesaplanırken geçmiş dönem son altı aylık enflasyon verileri baz alınarak üzerine refah payı eklenerek değerlendirilmektedir. Ancak günümüzde TÜİK verilerine hepimiz devlet kurumu olduğundan inanmak, güvenmek istememize rağmen bu güveni bulamıyoruz. Aralık ayından bugüne yani son altı aylık enflasyon TÜİK tarafından %19,77, yıllık enflasyon ise %38,21 olarak açıklandı. ENAG ise yıllık enflasyonu %108 verdi. Görüldüğü üzere aralarında üç kata yakın fark gözüküyor. Hangi kurum enflasyon oranını ne açıklarsa açıklasın vatandaş olarak yaşadığımız oranlar ortadadır. Yani yıllık enflasyon %100 ün üzerindedir. Dolayısıyla TÜİK enflasyonunun baz alınması ücret ve maaşların olumsuz değerlendirilmesine ve yoksul sayısının artmasına yol açmaktadır. 

Yukarıdaki tablodan da görüleceği üzere en düşük SSK ve bağ kur emeklisi 7500 TL ile yaşam savaşı vermeye devam edecek. Asgari ücretin 11402 TL, en düşük memur maaşının 22017 TL olduğu bir ortamda emeklilere 7500 TL verilmesi son derece adaletsizliktir. Kaldı ki 7500 TL ile geçinmek mümkün müdür? Siz kara verin. Ekme 10 TL, havuç 50TL, meyve 40-50 TL olduğunu hepimiz biliyoruz. Bir de insanın yaşamını devam ettirebilmesi için alması gereken besin değerleri konusu var. Ancak onlara bir emeklinin yetişebilmesi mümkün değildir. ET ve süt ürünleri evine girmeyen, çocuğunun beslenme çantasını dolduramayan aileleri yazılı ve görsel basından izliyoruz.

Bu durumu tabii ki hükümet yetkilileri de görüyor ve biliyor ama yıllardır bir çözüm getirilmediği gibi sürekli olarak emeklilerin alım gücü düşmeye devam ediyor.

Enflasyon belirli bir kesim haricinde toplumda her vatandaşı ekonomik olarak olumsuz etkilemektedir. Başka bir ifade ile asgari ücret %34 zam yapılarak 11402 TL ye yükseltiliyor ise emeklilere neden aynı oranda zam verilmiyor? Asgari ücret adı üstünde en düşük verilmesi gereken ücret demektir. Asgari ücretlinin enflasyonu ile emeklinin enflasyonu aynı olduğuna göre asgari ücretli ile emekli hakları aynı olmalıdır. Yani aynı maaşı almalıdır.

Bir başka ve en önemli konu ise içinde bulunduğumuz yüksek enflasyon döneminde zam oranı ne olursa olsun sürekli olarak enflasyona yenik düşmesidir. Güncel emekli maaşı ve asgari ücretler açıklandıktan sonra iğneden ipliğe her ürüne gelen zamlar, ek vergiler, harçlar açıklanınca daha maaşlar alınmadan eriyip gideceği aşikardır. Dolayısıyla öncelikle enflasyonun önlenmesi gerekir. Emekliye verilecek paranın bütçeyi çok etkilemeyeceği açıktır. Kaldı ki emeklilerin bütçeye yükü olsa dahi devlet harcamalarından karşılanabilir.

Öte yandan kira artış oranlarında %25 sınırlama uygulaması bir yıl süreyle uzatıldı. Geçen yıl bu uygulamanın çeşitli sorunlara yol açtığını ve geçerliliği olmadığını hepimiz yazılı ve görsel basında izledik. Bir emekli yıllarca çalışarak bir evi olduğunu varsaydığımızda 7500 TL ile geçinemeyeceğine göre güncel kira bedelini istemesi kadar doğal bir olay olamaz. Çünkü yaşamını devam ettirebilmesi için paraya ihtiyacı olduğu kesindir. Uygulama 10-15 tane evi olan vatandaşlar için geçerli olabilir.

Sorunun çözümü, en düşük emekli maaşı asgari ücrete eşitlendikten sonra her ay TÜİK tarafından verilen TÜFE oranında güncellenmelidir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar