Yürürlüğe girdiği 21 Aralık 2021 tarihinden bu yana eleştirilere konu olan kur korumalı mevduat sisteminde ek yenilikler getirildi. Özellikle hazineye getireceği yük açısından ele alındığında fakirden alınıp zengine verildiği açıkça görülmektedir.

Hazine ve maliye bakanlığından yapılan açıklamaya göre Eylül 2022 tarihine kadar kur korumalı mevduatın hazineye getirdiği yük 75,6 milyar TL ye ulaşmış bulunuyor. Buna bir de vergi muafiyeti eklendiğinde ise hazineye getirdiği yük yaklaşık 100 milyar TL ye ulaşıyor. KKM hesaplarındaki artışların devam ettiği gerçeği ile yıl sonuna kadar yükü 150 milyar TL’yi bulabilir.

Öncelikle kur korumalı mevduat sistemine neden geçildiğini anlamamız gerekiyor. Eylül 2021 tarihinde hükümetin üretim ve ihracat odaklı yeni ekonomik modele geçmesi ve bu geçişin önemli ayaklarından biri olan sanayinin önünün açılması, üretim maliyetlerinin düşürülmesi, ihracat rakamlarının artması ve ülkeye döviz girdisi sağlanması, işsizliğin azalması ile birlikte döviz fiyatları yükselse de ihracata yardımcı olacağı gerekçesiyle kısmen normal karşılanması nedeniyle düşük faiz uygulamasına geçilmesiyle birlikte beklenenden çok daha hızlı şekilde yükselen döviz kurlarının aşağıya çekilmesi amacıyla kur korumalı mevduat sistemi yürürlüğe konmuştu. Sisteme göre mevduatın faiz tutarı ilgili banka tarafından, doğabilecek kur farkları ise hazineden karşılanmaktadır. Bugüne kadar kur korumalı mevduata yatan para tutarı 1,37 trilyon TL oldu.

Kur korumalı mevduat hesabında tüzel kişiler açısından değişiklik yapılmasına ilişkin tebliğ Resmî Gazete ’de yayımlandı. Buna göre şirketler ve tüzel kişiler 31 Aralık 2021 ile 30 Eylül 2022 tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan dolar, euro ve sterlin hesaplarını Türk lirasına çevirebilecek.

Merkez Bankası’ndan, Türk Lirası Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüşümün Desteklenmesi Hakkında Tebliğ’de değişiklik yapılmasına dair tebliğ Resmî Gazete ‘de yayımlandı. Buna göre şirketler ve tüzel kişiler 31 Aralık 2021 ile 30 Eylül 2022 tarihleri arasındaki herhangi bir tarihte bankalarda mevcut olan dolar, euro ve sterlin hesaplarını Türk lirasına çevirebilecek. Ayrıca tebliğ, yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Tüzel kişilerin kur korumalı mevduat sistemine dahil olmasını sağlayan düzenleme 31 Aralık 2021 tarihinde bankalarda bulunan döviz hesapları için geçerli olacak şekilde başlamıştı.

Kur korumalı mevduata hesap açan kişi ve kurumların sayısı ise yaklaşık 1,5 milyon civarındadır. Ülkemizin nüfusu 84 milyon olduğuna göre geri kalan 82 milyon kişi ne olacak? Yani çok az bir azınlık olan parası olanlar grubu, birçok vatandaşlarımız tarafında ödenen vergiler ile zenginliklerine değer katıyorlar. Başka bir ifade ile fakirden alınıp zengine veriliyor. Daha da ötesi zengin iyice zenginleşiyor, fakir iyice fakirleşiyor.

KKM sistemi bu günlerde yoğun eleştirilere konu olmaktadır. Doların tekrar eski seviyesine gelmesi nedeniyle kur korumalı mevduatın işe yaramadığı, hazineye kayda değer yük getirdiği şeklinde yorumlar yapılıyor. Fakat madalyonun ters yanını düşünen neredeyse yok gibi, Kur korumalı mevduat sistemi yürürlüğe girmeseydi 21 Aralık 2021 gününe kadar hızla yükselen ve 18,35 TL ye kadar gelen dolar kurunun nerede olacağını hesaplamak kimsenin aklına gelmiyor. Çünkü konulara hep olumsuz tarafından bakıyoruz.

– Dolar 25 TL ye kadar çıksaydı bugün yaşadığımız yıllık enflasyon oranı yüzde kaç olurdu?

– Halkın alım gücü ne kadar düşerdi?

– Hayat pahalılığının ölçüsü ne olurdu?

– İthalat rakamlarımız nereye dayanırdı?

– Zaten günden güne eriyen asgari ücret ve emekli maaşı ile yaşam savaşı verenler ne kadar dayanabilirdi?

– Dış borç miktarımız ne kadar etkilenirdi?

– Yap işlet devret modeli ile yapılan anlaşmalardan dolayı milletin cebinden ne kadar daha para çıkardı?

– Yüksek enflasyon işletmeleri ne kadar daha zarara sokardı?

– Cari açık rakamımız nereye giderdi?

Tüm bu ve buna benzer sorular çoğaltılabilir ama esas olarak bunların cevabını vermek mümkün değildir. Ancak kur korumalı mevduat olmasaydı yukarıdaki soruların hepsinin cevabı negatif olacağı kesindir. Kur korumalı mevduatın hazineye getirdiği yük oldukça fazla olduğu da bir gerçektir ama yukarıdaki olumsuzluklardan daha mı fazladır veya eksik midir? Yapılacak eleştiriler bu hesaplama ile yapılmalıdır.

Kur korumalı mevduat sisteminin bir başka gerçeği de tüm destek ödemelerinden daha çok gider oluşturmasıdır.Yani kur korumalı mevduata zaruret olmasaydı halka verilen destekler daha çok artabilirdi.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist