Piyasa dengesi, ekonominin önemli kavramlarından biridir. Arz ve talep eğrisinin kesiştiği noktada piyasa dengesi oluşur.

Başka bir deyişle satıcılar veya üreticiler tarafından belirli bir zaman dilimi içinde pazara arz edilen mal miktarının; gene belirli bir zaman dilimi içinde alıcılar tarafından talep edilen mal miktarı ile eşit olması durumunda piyasa dengesi oluşur. Bu durumda (talep ve arz miktarı eşit olduğunda) tam piyasa dengesi oluştuğundan fiyat sabit kalacaktır.

Yukarıdaki tanım, açıldığında anlaşılacaktır ki, fiyat belirlenirken arz ve talep miktarı belirli bir zaman dilimi içinde eşit olmalıdır. Dolayısıyla hiçbir satıcı veya üretici ürettiği veya sattığı malın fiyatını kendisi belirleyemez. Ancak sektörde tek olan işletmeler için esneklik payı mevcuttur.

Piyasa dengesi teoride yukarıdaki şekilde açıklandığı halde pratikte hesaplamak neredeyse olanaksızdır ve çoğunlukla yaklaşık değerler üzerinden hesaplamalar yapılır. Çünkü pazara yeni çıkan her işletme ürettiği veya sattığı ürün veya ürünlerle ilgili piyasa araştırması yapmak zorundadır. Öncelikle ürünün ülke içindeki tüketim miktarını, satış fiyatı aralığını, rakipleri hakkında tutum ve bilgileri, söz konusu malın kullanıcı veya alıcı sayısını, kalite yönetimini araştırmak ve en doğru bilgileri elde etmek zorundadır. Fizibilite kriterlerinden de anlaşılacağı üzere istatistiki bilgiler her zaman sağlıklı olmayabilir. Toplanan bilgiler tahmini değerler olup en doğru şekilde ele alınmalı ve gerçeğe en yakın dokümanlar üzerinde çalışılmalıdır.

Örneğin bir ürünün ülke genelinde tüketim miktarı 10,000 birim olduğunu düşünelim ve iki işletme de rakip olsun. İki işletmenin üretim veya satış miktarı 12,000 birim ise bir de sizin üretiminiz arz edileceğinden sektörde arz fazlası oluşacaktır ve piyasa dengesinden bahsetmemiz mümkün değildir. Ayrıca daha da önemlisi arz ve talep kanununa göre piyasada arz fazlası oluşacağı için fiyatlar da düşme eğilimine girecektir. Dolayısıyla yeni kurulan işletme hesaplarını tekrar gözden geçirmek zorundadır.

Tersini düşünelim bir ürünün ülke genelinde gene 10,000 birim olsun ve iki rakip firma da 7,000 adet piyasaya ürün arz ediyor olsun. Bu durumda yeni çıkacak olan işletme 3,000 birim talep eksikliğini tamamlayacağı için piyasada tam denge sağlanacaktır ve arz ve talep miktarı 10,000’e eşit olduğundan fiyatlar sabit kalacaktır.

Yukarıdaki verdiğimiz örnekler her zaman aynı özelliğe haiz olmayabilir. Rakiplerden bir tanesi piyasadan çekilebilir veya piyasaya yeni bir rakip çıkabilir veya aynı üründen ithal girdileri olabilir. Bu durumlarda denge lehte veya aleyhte bozulacaktır. Bu durumda piyasa dengesizliği gündeme gelecektir.

Piyasa dengesinin formüle edilmesi

Alıcılar tarafından kabul edilen fiyat=Denge fiyatı

Alıcılar tarafından talep edilen mal veya hizmet miktarı=Satıcılar veya üreticiler tarafından arz edilen miktar

Arz ve talep miktarı=Denge miktarı

Konunun tam anlaşılması için bir örnek daha verelim;

İstanbul’un günlük domates ihtiyacı diyelim ki 10,000 kg. Olsun. Herhangi bir günde de  hale gelen toplam domates miktarı da 10,000 kg varsayalım. Bu durumda alıcılar ve satıcılar fiyatı kabul etmeleri gerekir ama öyle olmuyor. Antalya’dan bir kamyon domates 5,000 TL ye geliyor ve yaklaşık %13 gibi bir rakam da üreticinin hal rüsumu, KDV gibi giderleri gerçekleştiğinden satıcılar bu maliyeti ürün fiyatının üzerine koymak zorunda kaldıklarından oluşan fiyat alıcılar tarafından kabul edilmeyebilir. İşte yukarıda bahsettiğim gibi teori ve pratikte piyasa dengesi farklı sonuçlara yol açabilmektedir.

Fazla arz ve fazla talep piyasa dengesi ile yakından ilgilidir. Bir malın talebi arttıkça fiyatı yükselirken arzı çok olan malın fiyatı düşecektir.

Piyasa dengesi hesaplamanın yararları

*İşletmelerin yol haritasını belirlemede yardımcı olur. Özellikle belirlenecek fiyat konusunda baz alınacaktır.

*Satış ve diğer bütçe uygulamalarında kullanılır.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist