Enflasyonun arttığı, alım gücünün azaldığı, hayat pahalılığının yükseldiği, açlık ve yoksulluk sınırının tüksek seyrettiği bir yılı geride bıraktık.2021 yılının son çeyreğinden bu yana uygulamaya konulan ekonomik modelin bir gereği olarak düşük faiz politikasına geçilmesinden bu yana özellikle dar ve sabit gelirlilerin neredeyse tamamı geçim sıkıntısı çekmeye başladı. Yaşadığımız bu süreçte hepimiz aile bütçelerimizi kontrol altına almaya, ihtiyaçlarımızı minimum düzeyde karşılamaya hatta ertelemeye, kendimize göre tasarruf tedbirlerini arttırmaya gayret ettik.

Açlık sınırının sürekli altında kalan asgari ücret uzun bir zamandan bu yana ilk defa açlık sınırının üzerine çıktı ama nereye kadar böyle gidecek önümüzdeki süreçte takip edeceğiz. Sürekli yükselme eğiliminde olan enflasyon oranı baz etkisiyle de olsa aralık ayında aşağı yönlü hareketlendi ve nisana kadar da baz etkisi süreceği için aşağı yönlü hareketin devam etmesi bekleniyor.

Açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin normal beslenmesi için gerekli olan protein vd. gibi gıda maddelerinin hesaplanarak aylık giderin belirlenmesinden oluşan bir sonuçtur. Günümüzde yüksek enflasyon nedeniyle dar ve sabit gelirli ailelerin birçoğu et, süt vs. gibi ürünlere ulaşamamakta hatta çocuklarına yumurta bile yedirememektedir. Bir insan her gün makarna, bulgur gibi yiyecekleri yiyemez ve yaşamını idame ettirebilmesi için vitaminlere de ihtiyacı olduğu kesindir. Normal beslenebilmesi için ise maddi güce ihtiyacı olduğu kesindir. Maddi güçten yoksun olunca yani bir takım gerekli olan gıda maddelerine ulaşamayınca ileriye dönük sağlık problemleri ortaya çıkabilir. Bu da toplum sağlığı açısından önemli bir risk faktörüdür.

Yoksulluk sınırı ise gene dört kişilik bir ailenin normal şekilde beslenmesi gereken gıda ürünlerinin aylık toplamına ilaveten barınma, giyinme, ısınma, eğitim, sağlık gibi giderlerinin de ilave edilmesinden oluşmaktadır. Yaşadığımız dönemde ekonomik koşullar gereği yoksulluk sınırında ücret alan kesimin oldukça az olduğunu tahmin etmek zor değildir. Özellikle büyük kentlerimizde yaşam koşulları sürekli zorlaşmakta hatta ve hatta ekonomik zorluklardan dolayı memleketlerine dönen aileler de çoğunluktadır. Eskiden köyden kente göç vardı ama o dönemlerde özellikle çocukların istikbali düşünülerek tahsil hayatını devam ettirmek en önde gelen sebeplerden birisi idi. Köyden kente göç nedeniyle köylerde tarım arazileri boş kaldığından ekim alanları da boş kalabiliyordu. Günümüzde ise ülkemizin her yerleşim biriminde olmak üzere 213 tane üniversitemiz mevcuttur. Dolayısıyla kentten köye göç mantıksız da değildir. Memleketine dönen vatandaş mesleğini icra edebileceği gibi çocuklarını da istediği okulda okutabilir onlara iyi bir gelecek sunabilir.

Aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi açlık sınırı, asgari ücretin sürekli altında kalmıştır. Yukarıda da tanımladığım gibi açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin yaşamını devam ettirebilmesi için alması gereken sadece gıda harcamalarının toplamıdır. Bu durumda asgari ücretli ve emekliler açlığa terkedilmektedir.2023 yılı başında asgari ücret açlık sınırının az da olsa üzerine çıktı ama yeterli değildir. Bu vatandaşlar kira ödemeyecek mi, ısınma, sağlık, eğitim gibi giderlerini nereden karşılayacak? Asgari ücret ve emekli maaşlarında baz alınmayacaksa her ay açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamaları neden yapılıyor? Bu soruların tamamının cevabı belirsizdir.

Yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle birçok aile gıda ürünlerine ulaşamamakta bu da ilerleyen dönemde sağlık problemlerini beraberinde getireceği endişesini taşımaktadır. Ekonominin fotoğrafı gösteriyor ki halkın büyük çoğunluğu açlık ve yoksulluğa terk edilmektedir.

Yaşanan bu ekonomik zorluklar nedeniyle İstanbul’da ilçeler arası, yurt genelinde de şehirler arası göç başlamıştır. Çünkü büyük kentlerde yaşam koşulları katlanılmaz derecede ağırlaşmıştır.

2022 yılı aralık ayı açlık ve yoksulluk sınırı rakamları Türk-İş tarafından açıklandı. Buna göre Aralık 2022 açlık sınırım 8130 TL, yoksulluk sınırı da 26483 TL ye çıktı.

Türk-İş’in 2022 Aralık ayına ilişkin açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırı verisi, yeni asgari ücretin açlık sınırının sadece 376 TL üzerinde kaldığını ortaya koydu.

Buna göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) aralık ayında 8 bin 130,56 TL’ye çıktı.

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 26 bin 483,93 TL’ye yükseldi. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 10 bin 612,76 TL’ye ulaştı.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçiyi temsil eden Türk-İş, yeni asgari ücretin 9 bin TL olmasına yönelik teklifleri kabul edilmediği için son toplantıda masada yer almamıştı. 2023 asgari ücreti oy çokluğu ile kabul edilmişti.

Türk-İş’ten yapılan açıklamada, “Vatandaş, geçen aya göre – yüzde 138 olan ve baz etkisi ile 39 puan azalan yıllık gıda enflasyonuna değil, cebinden çıkan ek harcamaya bakmaktadır” denildi.

“Çünkü artık pahalılık ve zamlar gündelik hayatın bir parçası haline gelmiştir” denilen açıklamada, “Günde 136 TL gıda harcama yapması gereken dört kişilik aile 12 ay sonra 271 TL yapmak durumunda kalmaktadır. Haneye giren toplam geliri bu seviyede artmayan haneler ya harcamaları kısmak ya da zorunlu harcamalarını karşılamak için borçlanmak durumunda kalmaktadır” ifadelerine yer verildi.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist