Dış ticaret deyince doğal olarak ithalat ve ihracat akla gelmektedir. Dış ticaret sadece mal alım satımı değil aynı zamanda hizmet alışverişini de içermektedir.

Ülkelerin ekonomik olarak kalkınabilmesi için dış ticaretin önemi ortadadır. İçinde bulunduğumuz ve aşmaya çalıştığımız ekonomik olumsuzlukların en önemli sebeplerinden biri de ihracatın ithalat karşısında yetersiz seviyede gerçekleşmesidir. Enflasyonun önlenmesi için öncelikle döviz kurlarının yükselişinin durdurulması hatta aşağı yönlü harekete geçmesi gerekir. Çünkü ülkemizde enflasyonla döviz kurları paralel yürümektedir. İster yerli ister ithal olsun her ürünün fiyatı döviz kurları baz alınarak belirlenmektedir. Ancak döviz kurları yükseldiğinde artan fiyatlar, kurlar düştüğü zaman ucuzlamayı bırakın yerinde bile kalmamaktadır.

Döviz kurlarını kontrol altına almak için bir ülkenin merkez bankası döviz rezervlerinin yeterli seviyede olması gerekir. Çünkü merkez bankası, gerekli gördüğü hallerde döviz kurlarını kontrol altına almak için diğer bankalar aracılığıyla piyasaya yeterli miktarda döviz satarak kurları istediği şekilde yönlendirebilir. Fakat merkez bankası döviz rezervleri yeterli olmadığı zaman kontrol imkânı ortadan kalkar ve döviz kurları piyasa koşullarında seyreder.

Merkez bankası döviz rezervlerinin artması, ancak yabancı yatırımcıların ülkeye gelerek yatırım yapması, ihracat rakamlarının artmasıyla ülkeye döviz girdisi sağlamakla mümkündür. İhracatı arttırmak ise ancak ve ancak üretim kaynaklarının doğru kullanılması, üretimde kullanılan hammadde ve yarı mamullerin yerli üretilmesi, devlet tarafından verilen üretim teşviklerinin arttırılması yoluyla gerçekleşir. Bu bağlamda konuya baktığımızda hükümetin ortaya koyduğu yeni ekonomik model desteklenmesi gerekir. Çünkü üretim ve ihracata odaklı büyüme hedeflenmektedir. Ancak uygulamada önce faiz indirimiyle başlanmasından dolayı hedef uzamış gözüküyor. Çünkü ekonomide denge sağlamak önemlidir ve ekonomi sistemi entegre çalışmaktadır.

Cari açık ise ihracatın yetersiz olmasından kaynaklanmaktadır. İhracat konusunda hakikaten büyük başarılara ulaşmamıza rağmen ithalatın önüne geçememektedir. Bunda en büyük etken elektrik, doğalgaz, akaryakıt gibi temel ihtiyaçlarımızın ithal yoluyla karşılanmasıdır. Bu yıl içinde Karadeniz’de bulunan doğalgaz rezervlerinin 2023 yılında bizlere hizmetinden bahsedilmektedir. Eğer gerçekleşirse dış ticaret açığımız azalacak, paramız da yurt dışına çıkmayacaktır.

Hükümetin döviz kurlarının yükselmesine izin vermesinin nedenleri arasında ihracatın teşvik edilmesi olabilir. Çünkü kurların yüksek olduğu dönemlerde ihracatçı karı artacağından girişimciler üretim ve ihracata yöneleceklerdir. Bir süreden bu yana kurlardaki tırmanış, politika faizlerinin düşmesine rağmen yerini durağanlığa bırakmıştır ve birkaç aydan bu yana devam edem dolar euro eşitliği de euro lehine bozulmuştur. Hatırlayacağınız üzere iş insanları döviz kurlarının enflasyon oranında yükselmesi gerektiğini açıklamışlardı. Euronun yükselmesi ise ihracatçılar açısından memnuniyet vericidir. Çünkü ülke olarak ithalatı dolarla, ihracatı euro ile gerçekleştirmekteyiz.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) eylül ayı dış ticaret endekslerini açıkladı. Buna göre ihracat birim değer endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %2,7 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %9,2, ham maddelerde (yakıt hariç) %6,9 ve yakıtlarda %41,7 artarken, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %0,4 azaldı.

İhracat birim değer endeksi 2022 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %4,3 arttı. İhracat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %6,2 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %2,7, yakıtlarda %57,7 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %4,3 artarken, ham maddelerde (yakıt hariç) %8,7 azaldı.

İhracat miktar endeksi 2022 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %7,2 arttı.

İhracat miktarı ve birim değerinin artması, dış ticaretin optimal olduğu anlamına gelmeyebilir. Çünkü ithalat değerleri ile mukayese etmek gerekir. İthalat miktar ve değer endeksine bakacak olursak;

İthalat birim değer endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %27,4 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %11,0, ham maddelerde (yakıt hariç) %1,8 ve yakıtlarda %157,3 artarken, imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %0,5 azaldı.

İthalat birim değer endeksi 2022 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %27,7 arttı.

İthalat miktar endeksi Eylül ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %8,4 arttı. Endeks bir önceki yılın aynı ayına göre, gıda, içecek ve tütünde %9,9 ve yakıtlarda %22,6 azalırken, ham maddelerde (yakıt hariç) %13,7 ve imalat sanayinde (gıda, içecek, tütün hariç) %14,3 arttı.

İthalat miktar endeksi 2022 yılı üçüncü çeyrekte bir önceki yılın üçüncü çeyreğine göre %9,5 arttı.

Yukarıdaki bilgiler ışığında ihracattaki başarımız önemlidir ama ithalat verilerini geçmesi esas amaçtır.

TÜİK’in açıkladığı dış ticaret hadleri ihracat birim değer endeksinin ithalat birim değer endeksine oranlanması ile bulunuyor. Buna göre dış ticaret haddi değerinin küçülmesi ülkenin aleyhine, yükselmesi ise ülkenin lehine olarak yorumlanıyor. Diğer bir ifadeyle ülkede pahalı ithal edilen mallar ucuza ihraç ediliyor.

Dolar artınca ihracat, ithalattan daha hızlı artacak, ithalat da yavaşlayacaktı böylece cari işlemler dengesi fazla verecekti. Yılın ilk 10 ayına ait dış ticaret açığı 90 milyar doları aştı. En son açıklanan ödemeler dengesi verilerinde cari açığın 40 milyar dolara dayandığı görüldü.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist