Seçimlerden önce gerek iktidar gerekse muhalefet partilerinin verdikleri vaatler başka bahara kaldı. Ülkemizde 15 milyon emekli olduğu ve her dönemde en fakir, en çok geçim sıkıntısı çeken, hayat pahalılığını en çok hisseden sonuçta ekonomik olarak en çok ezilen kesim olduğu aşikardır.

Emeklilik, bedeli peşin ödenmiş bir haktır. Ancak peşin ödenen bu bedelin karşılığı maalesef alınamamaktadır. Seçimden sonra verilen vaatlerden biri olan en düşük memur maaşı 22.000 TL ye yükseltildi, asgari ücrete %34 zam yapıldı. Emekliye gelince %25 yeterli görüldü ve emekliler sefalet çekmeye devam etmeye bu dönem de mahkûm edildi. Mart ayında en düşük emekli maaşı 5500 TL’den 7500 TL ye çıkarılmıştı. Son zamlarda ise kök maaşın üzerine %25 zam uygulamasıyla bir hayal kırıklığı daha yaşandı ve emeklinin yaşam savaşı daha da zorlaşmış oldu.

Yapılan zamlara baktığımızda emekli maaşıyla geçinmenin mümkün olmadığı hepimiz tarafından bilinmektedir. MHP genel başkanı Sn. Devlet Bahçeli’nin emekliye de memurlar gibi 8,000 TL seyyanen zam yapılması gerektiği konusunda yaptığı açıklamalar biz emeklileri umutlandırmıştı ve Sn. Devlet beyin önerisinin mecliste kabul edilebileceğini düşünmüştük ama umutlarımız başka bahara kaldı. Çünkü verilen öneri AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi ve sadece kök maaşa %25 zam torba yasasından çıkmış oldu. Yani MHP milletvekilleri de ret oyu kullandığından Sn. Devlet Bahçeli’nin samimi olmadığı veya kendi milletvekillerini ikna edemediği ortaya çıktı. Milyonlarca emeklinin beklediği zam oranı TBMM’den çıkmadı.

Yapılan bu uygulama tamamen haksızlık ve adaletsizlik olarak yorumlanabilir. Çünkü memurlara %87, asgari ücretlilere %34 zam yapılırken emekliye sadece %25 zam yapılması hesap ve mantığa aykırıdır. Enflasyon, alım gücünün düşmesi, hayat pahalılığının artması her vatandaş için geçerli olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Biz emekliler de nu ülkenin vatandaşıyız ve hep birlikte yaşamaktayız, başka vatandan gelmedik.

Özellikle en düşük maaş olan 7500 TL ise her dönem olduğu gibi enflasyon karşısında erimeye devam ediyor. Hükümet yetkililerinden yapılan açıklamalar ise birbiri ardına devam ediyor ama uygulamada maalesef bir faaliyet göremiyoruz. Önce ekim başında meclis açılır açılmaz emekli maaşları gündem olacağı,29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 100, yılı olması nedeniyle minimum 5000 TL her emekliye ikramiye verileceği, seyyanen zam senaryoları gibi detayları duymaktan artık bıktık, uygulamaya geçmemiz gerekir.

Bu arada çalışmayan emeklilere 5000 TL. Cumhuriyet Bayramı ikramiyesi verilmesi meclisten geçerek yasalaştı ve kasım ayının ilk yarısında ödeneceği acıkandı. Bu konuya iki açıdan bakmak gerekir. İlk olarak 1 ,0’dan büyüktür mantığıyla değerlendirdiğimizde hiç yoktan iyidir dememiz gerekir. Fakat içinde bulunduğumuz ortamda hayat pahalılığının artması, alım gücünün sürekli yükselmesi nedeniyle 5000 TL son derece azdır ve ancak bir aylık genel giderleri karşılayabilir.

Yaşam koşulları hepimiz tarafından biliniyor ve büyük ihtimalle yıl sonuna kalacak gibi gözüküyor. Yıl başı neden beklenir emeklinin bir gün bile bekleyecek hali kalmadığı, borç ile yaşadığı gerçeği hepimiz tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla sorun hemen çözülmelidir.

Emekli maaşları uzun yıllardan bu yana sürekli olarak açlık sınırı ve asgari ücretin altında kalmaktadır. Asgari ücret adı üstünde en düşük maaş demek olduğuna göre neden emekli maaşları asgari ücrete eşit olmaz? Açlık sınırının da üstünde olması gerekir. Son 222 ayda sadece 8 ay en düşük emekli maaşı asgari ücretin üzerinde seyretmiştir.

Yukarıdaki grafik bilgileri TÜİK ten alınmıştır. Aşağıdaki grafik ise sosyal medyada dolaşmaktadır. Evet emekli maaşları ülkelere göre bir gerçektir. Ancak doğru yorum yapmak için ülkelerin GSYH ve emekli maaşı oranlarına bakmak gerekir.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar