Enflasyon, bir ülkede çeşitli mal ve hizmetlerin genel düzeyde fiyatlarının artmasıdır. Tek malın fiyatındaki artış enflasyon olarak kabul edilemez. Ayrıca fiyat artışlarının sürekli olması ve alım gücünün düşmesi enflasyon olarak değerlendirilir. Ülkemizde enflasyon TÜİK tarafından her ay ölçülerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Enflasyon ölçümü sadece bir veya birkaç ürün baz alınarak değil, halkın azamisinin ihtiyaç duyduğu dört yüzü aşkın ürün fiyatı belirli zaman aralıklarında değerlendirilerek ölçülmektedir. İşte bu baz alınan ürünlerin sepette olduğu varsayılarak bu sepete endeks denir. Zaman aralığı genel olarak aylık, bir önceki yılın aralık ayına göre, yıllık ve 12 aylık ortalama olarak hesap edilmektedir.

Enflasyon, büyüklük ve küçüklüklerine göre, üretici ve tüketici endeksine göre, düşük veya yüksek olmasına göre çeşitli gruplara ayrılır. Kamuoyunda maliyet enflasyonu ve talep enflasyonu en çok kullanılan gruptur.

*Maliyet enflasyonu, üretim girdilerinin fiyatlarının genel olarak artması ve bunun sonucu olarak üretim maliyetlerinin yükselmesidir. Ülkemizde üretim faktörlerinin yaklaşık %50 si yurt dışından ithal gelmektedir ve ödenen meblağ döviz cinsindendir. İçinde bulunduğumuz ekonomik kriz döneminde döviz kurlarının bir türlü önlenemeyen yükselişi devam etmekte olduğundan üretim maliyetlerini direk olarak olumsuz yönde etkilemektedir. Döviz kurlarının yüksek olması üretimde enflasyona sebep olan son derece önemli bir faktördür. Üretim odaklı büyüme hedefimizin gerçekleşebilmesi için ithal ettiğimiz ara mal, hammadde ve yan sanayi birimlerini kendimiz üretmek zorundayız. Devletin bu konuda üreticilere verdiği desteklerden yararlanılması gerekir. İthal ikame malların üretimi konusunda ülkemizde çeşitli girişimler yapılmakta ve bu konu devlet tarafından teşvik edilmektedir.

*Talep enflasyonu ise iktisattın temel kurallarından olan arz talep kanununa göre belirlenir. Bir mal veya hizmetin yurt içinde veya dışında talebi fazla ise o mal veya hizmetin fiyatı yükselecektir. Çünkü o malın arzı azalmıştır. Yani temel kural bir malın arzı fazla olduğunda fiyat düşer, arzı az olduğunda fiyat yükselir. Aynı şekilde talebi çok olan malın fiyatı yükselirken talebi az olan malın fiyatı düşecektir. Toplumda fertlerin geliri arttıkça harcamaları da artacağından gelir dağılımı konusu ekonomik gelişmeleri yakından etkilemektedir. Dolayısıyla talep artışının yoğun olduğu dönemlerde para artışı yüksek seyreder. Talep edilen mal sadece yerli üretim değil ithal ürünleri de kapsamaktadır. Bir başka konu da stok yapma eğilimine giren toplumdur.

Ekonomik krizi aşmaya çalıştığımız bugünkü dönemde TÜİK in açıkladığı TÜFE oranı yaklaşık %78 iken ve faizin de %20 civarında olduğunu varsaydığımızda tasarrufçular birikimlerini TL ye yatırmazlar. Çünkü reel faiz-%60 civarındadır. Yani TL de kalan tasarruf sahibi %60 kayba uğrayacaktır. Bu durumda birikimler ya dövize ya da yatırım aracı olarak araba, gayrimenkul gibi satın almalarda kullanılacaktır. Hiçbir tasarruf sahibi enflasyonun gerisinde kalmak istemez ve kendisi için maksimum getiri sağlayacak olanaklar arayışı içindedirler.

Bir başka konu da kredi maliyetleridir. Tüketici veya ticari kredi maliyetleri %30 a yaklaşsa de enflasyonun %78 olduğu bir dönemde kredi kullanan iş insanları karlıdır. Kaldı ki düşük faiz politikasına geçilmesinin sebebi ülkede üretim kaynaklarının verimli kullanılması için üretici ve yatırımcılara ucuz kredi vererek ihracatı arttırmaktır.

TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranları iki şekilde değerlendirilir.

1-Tüketici fiyat endeksi (TÜFE): Belirli bir zaman aralığında halkın temel ihtiyaçlarından oluşan ve tüketicilerin almak zorunda olduğu mal ve hizmetlerin aile bütçesindeki ağırlığına göre bir sepette toplanarak alınan fiyatlar değerlendirilir. Belirli zaman aralığı genelde ay veya yıldır. Aile bütçesindeki ağırlıklar ise en temel ihtiyaçtan başlayarak sıralama sonucu ortaya çıkar. Örneğin ekmeğin ağırlığı ile telefonun ağırlığı farklıdır. Ekmek veya gıda maddeleri olmazsa olmaz özelliğinden dolayı sepetteki ağırlığı diğer ürünlere göre fazladır. İşte sepette toplanan mal ve hizmetlerin fiyatları elde edildikten sonra, ağırlıkları ile çarpılıp toplanınca bir endeks bulunuyor. Daha sonra bulunan bu endeks sayısından bir önceki aynı dönemin endeks sayısından çıkarılarak bulunan fark söz konusu ayın enflasyon oranıdır. Örneğin 2. Ayın enflasyonu %45 ise,3. Ayın enflasyonu da %50 ise üçüncü ayın enflasyonu %5 olacaktır.12 ayın sonunda endeks %144 ise 12 aylık ortalama enflasyon %12 olarak bulunacaktır.

2-Üretici fiyat endeksi (ÜFE): Belirli bir zaman aralığında ülkede üretilen ve satışa sunulan ürünlerin, üretim aşamasındaki fiyatlarının karşılaştırılması ile oluşan fiyat endeksidir. Örneğin bir kilit fabrikasında içinde bulunulan dönemdeki saç, kutu, yay, perçin, kaplama, işçilik giderleri ile geçen dönem aynı parçaların fiyatlarının karşılaştırılması ile elde edilen endekstir. ÜFE ile TÜFE birbirinden farklı kavramlardır. TÜFE son tüketiciye satış fiyatları baz alınarak hesaplandığı halde ÜFE sadece üretim aşamasında ve toptancıya satışa sunulan fiyatların değerlendirildiği bir endekstir. Ayrıca TÜFE her türlü vergiye tabi olduğu halde ÜFE de vergi söz konusu değildir.

Bunların dışında diğer enflasyon çeşitlerini de özetlemek gerekirse

*Yerleşik enflasyon: Ülkede yaşanan enflasyon oranının ve seyrinin halk tarafından aynı şekilde seyredeceği beklentisi ile mal ve hizmetlerin beklenilen enflasyon oranına göre ayarlanmasıdır.

*Ilımlı enflasyon: Düşük oranlı enflasyon çeşididir. Gelişmiş ekonomilerde bu oran %1-3 arası, gelişmekte olan ülkelerde ise %4-6 arası ılımlı enflasyon kabul edilir.

*Yüksek enflasyon: Yıllık enflasyon oranının %6 yı geçmesi durumudur.

*Hiper enflasyon: Enflasyon oranının aylık %50 ve daha üzeri olmasıdır.

Ülkemizde yüksek enflasyonu bazı dönemlerde yaşamamıza rağmen hiperenflasyonu yaşamamışızdır. Bugün yaşadığımız enflasyon tipi ise karma olarak açıklanabilir. Çünkü TÜFE, ÜFE yüksek ve yükseliş trendini sürdürmektedir. Ayrıca uluslararası piyasalarda kredi risk primimiz (CDS) 900 puana yaklaşmıştır.

2000 yılından bu yana ülkemizde yaşadığımız enflasyon oranları aşağıdaki gibidir.

2000=39,03-2001=68,53-2002=  29,75-2003=18,36-2004=9,32-2005=7,72-2006=9,65-2007=8,39-

2008=10,06-2009=6,53-2010=6,40-2011=10,45-2012=6,16-2013=7,40-2014=8,17-2015  =8,81-

2016=8,53-2017=11,92-2018=20,30-2019=11,84-2020?  14,60-2021=36,08-2022=-

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist