Ülkemizde kira ve kiracılar sorununun yanında ev sahibi olmanın da birtakım sorunları olduğu, çözüm için taraflar arasında da istenmeyen olaylar yaşandığı bir gerçektir ve bu konu her geçen gün büyüyerek devam etmektedir.

Barınma, her vatandaşın en temel ihtiyaçlarından biridir ve olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Çünkü yaşam için, hayatı idame ettirmek için herkesin bir yuvaya ihtiyacı vardır. Son birkaç yıldan bu yana inşaat maliyetlerinin artması, yaşadığımız deprem felaketi, yabancılara 400000 dolar karşılığında vatandaşlık verilmesi, yurdumuza gelen sığınmacılar vd. konut sorununu iyice arttırmıştır.

Hükmet iki yıldan bu yana kira artış oranını %25 olarak belirledi ve bunun olumsuz sonuçları için cezai müeyyide koymasına rağmen bu kural uygulanamadı. Enflasyonun %80-100 olduğu bir ortamda kira artış oranını %25 ile sınırlamak son derece yanlış bir tutumdur ve uygulamada taraflar arasında anlaşmazlık olacağı kesine yakındır. Ancak bu oran 30-40 tane evi olan vatandaşlar için geçerli olabilir. Günümüzde konut, yatırım aracı olmuştur ve özellikle İstanbul’da rant için boş tutulan evler çoğunluktadır. Uygulamaya konulan artış oranı bu amaçla konut sahibi olan vatandaşlar için geçerli olabilir. Bir emekli düşünelim. Yıllarca gece gündüz demeden çalışmış ve bir ev almış, bu evin kira geliri ve emekli maaşı ile geçinecek. Rayiç beden 20-25 bin TL olan bir yerde 5000 TL ye razı gelmeyecektir ve ihtiyaçlarını bu geliri kullanarak karşılamak zorundadır. Bir başka konu,5 yılı dolduran kiracıların kira artış oranı için %25 sınırı yasal olarak geçerli değildir ve kira bedelinin günün koşullarına göre belirlenmesi yasal haktır.

Büyük şehirler başta olmak üzere kira artışlarına dayanamayan vatandaşlar şehir içi veya şehirlerarası göç etmeye başlamışlardır.Özellikle güney illerimize olan yabancı akını fiyatların astronomik seviyelere gelmesine neden olmuş,hatta Antalya’ya tayin olan memurlar hiç memnun kalmamışlar ve başka illere taşınmak istemişlerdir.

Kira artışlarının bir diğer nedeni de kentsel dönüşümün tüm yurtta hızlanmasıdır. İki yıllığına da olsa binası yenilenecek vatandaşlar da kiraya çıkmak zorunda kalmıştır. Hükümet tarafından uygulamaya konulan yarısı bizden kampanyası ödeme gücü olan vatandaşlar için önemli bir fırsattır.

Dar ve sabit gelirli vatandaşlar için ev almak hayalden öte gitmeyecektir ve sorun gittikçe büyüyerek devam etmektedir. Çözüm ise enflasyonun düşürülmesidir. Artan maliyetler, alım gücünün sürekli düşmesi, hayat pahalılığı hepimiz için geçerlidir. Konuya tek taraflı bakmamak gerekir. Enflasyonun kökü kazınmadığı sürece sorunun devem edeceği bir gerçektir.

Günümüzde büyük kentlerde ülke nüfusunun %75 i yaşamaktadır. Ve çalışanların gelirlerinin büyük bir kısmı kira giderine ayrılmaktadır. Kalan rakam ise gıda, ulaşım gibi giderlere yetmemektedir. Bu konuda en büyük sıkıntıyı çeken kesim asgari ücretli ve emeklilerdir. Çünkü her iki kesime de yapılan zamlar kısa sürede yüksek enflasyon karşısında erimektedir. Sorunun çözümü ise ücretlerin her ay TÜİK tarafından açıklana TÜFE oranlarına göre güncellenmesidir.

Yazılı basın kaynaklarına göre “Nisan 2019 – 2023 döneminde 30 büyükşehirde kira bedelinde ortalama artış oranı yüzde 697. Antalya’da artış yüzde 1.109, Mersin’de yüzde 963, Muğla’da yüzde 935, Ankara’da yüzde 833, İstanbul’da yüzde 713. Örneğin Antalya ve İstanbul’da ortalama kira bedeli asgari ücretin 1,5 katı. Muğla’da kira bedeli asgari ücretin 2,5 katına çıkmış. 30 büyükşehirde ortalama kira bedeli asgari ücretin yüzde 79’unu aşmış bir halde.”

Yukarıdaki bilgilere göre ülkemizde çalışan nüfusun yaklaşık yüzde kırkı asgari ücretle çalıştığı varsayımına göre büyükşehirlerde maaşın %80 kadarı kira için harcanmaktadır. Yani bu kadar büyük bir kesin açlık sınırının altında yaşam mücadelesi vermektedir.

Kaynak: Sahibinden.com/emlakendeksi/ÇSGB

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar