Ülkemizde enflasyonun yüksekliği, hayat pahalılığının artması, alım gücünün düşmesi gibi nedenlerle dar ve sabit gelirlilerin milli gelirden aldıkları pay her geçen gün azalmaktadır. Gelir dağılımına bakıldığında da görülebileceği gibi işletmeler milli gelirden daha çok pay almaktadır.

TÜİK in açıkladığı 2022 yılı dördüncü çeyrek ekonomik büyüme bilgilerinde dar gelirlilerin milli gelirden aldığı payın azaldığı görülmektedir. Verilere göre Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYH) 2022 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,5, bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 arttı. 2022 yılı geneli büyüme yüzde 5,6 oldu.

Dar ve sabit gelirlilerin milli gelirden aldıkları pay 2016 yılından bu yana azalmaya devam etmiştir. Emeğin milli gelirden aldığı aldığı pay 2022’de 3,2 puan azaldı. 2021’de işgücü ödemelerinin payı yüzde 26,9 olurken 2022’de bu oran 23,7’ye geriledi.

2018 kur krizinin ardından emeğin payı 2019’da tekrar yükselse de 2020’de Corona virüsü pandemisi ile başlayan bölüşüm şoku 2021’de yaşanan kur krizi ile hızlandı. Bu eğilim 2022’de de sürdü.

Emeğin milli gelirden aldığı payda yaşanan gerileme 2016’dan itibaren hızlandı. 2016’da yüzde 32 olan emek payı 6 yılda 8,3 puan geriledi. Emek payı 2016’daki yüzde 32’den 2022’de yüzde 23,7’ye geriledi.

Sermaye payını temsil eden net işletme artığı ise 2021’de yüzde 43,9 olurken 2022’de yüzde 46,9’a yükseldi. 2016’da yüzde 41,6 olan sermaye payı 6 yılda 5,3 puan yükselmiş oldu.

Milli gelirden ücretli kesimlerin ve sermaye sahiplerinin aldığı pay ise işgücü ödemeleri ve net işletme artığında görülüyor. İşgücü ödemeleri, işçilerin elde ettiği gelire göre hesaplanırken net işletme artığı ise şirkete yani sermayedara kalan kısmı tanımlıyor.

2021’de 9 bin 592 dolar olan kişi başı gelir geçen yıl 10 bin 655 dolara yükseldi. Kişi başı gelir ilk olarak 2008 yılında 10 bin dolar sınırının üzerine tırmanmıştı. Ancak küresel durgunluğun da etkisiyle 2009’da 9.044 dolara gerilemiş, ertesi yıl ise yeniden 10 bin 629 dolara çıkmıştı. 2013 yılında ise 12 bin 582 dolarla rekor kırdı. 2013-2020 yılları arasında dolar bazında kişi başı gelir her yıl düşerken son 2 yılda yeniden yükselişe geçti.

Yaşadığımız yüksek enflasyon nedeniyle milli gelirdeki artış özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımıza yansımadı.

2022 yılında net işletme artığı yani işletmelerin elde ettiği gelirin GSYH’deki payı ise 7 trilyon 323 milyar liraya çıktı. Böylece gelir yöntemiyle hesaplanan GSYH’de işverenlerin payı yüzde 48.8’e ulaştı. 2021’de söz konusu oran yüzde 46.9 seviyesindeydi.

Milli gelir en basit tanımıyla bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplamıdır ve en önemli ekonomi terimlerinden biridir. Ülkede halkın refah seviyesinin yükselmesi, alım gücünün artması gibi temel ögeler millî gelirin büyüklüğüne bağlıdır.

Gelir dağılımının adil olması milli gelirin vatandaşlara eşit olarak dağıtılması ile mümkündür. Yukarıdaki grafiklerden de anlaşılacağı gibi çalışanların milli gelirden aldıkları pay, işletmelere düşen payın yaklaşık yarısı kadardır. Yani gelir dağılımında adaletsizlik söz konusudur.

Milli gelirin arttırılması ancak ve ancak üretim artışıyla sağlanabilir. Üretim kaynaklarının optimal şekilde kullanılması ihracat rakamlarının yükselmesi, ülkeye döviz girdisi sağlanması, işsizliğin azalması, uluslararası alanda rekabet kurallarına uyumun sağlanması gibi birçok ekonomik göstergelerin yükselmesine sebep olacaktır.

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist