Satın alma gücü paritesi (SAGP) ülkeler arasındaki fiyat seviyesi farklılıklarını ortadan kaldırarak farklı para birimlerinin satın alma güçlerini eşitleyen bir değişim oranı olarak tanımlanır.

Bir kg. Patates Türkiye’de 5 TL, ABD de ise 3 dolar olduğunu kabul edelim. Aylık geliri 10,000 dolar olan bir ABD vatandaşı ayda 10,000/3=3333 kg. Patates alabilir. Bu durumda 3333 kg patates alabilmesi için bir Türk’ün 3333×5=16665 TL aylık gelire sahip olması gerekir.

1 ABD dolarının 17,5 TL olduğunu hesaba katarsak ABD vatandaşını geliri 17,5×10000=175,000 TL dir ama Türk’ün aylık geliri 16665/17,5=952,28 dolar olmaktadır.

Konuyu biraz daha açarak anlatmaya çalışalım;

Farz edelim ki 16,665 TL aylık gelire sahip bir vatandaşımız Amerika’ya gidip parasını dolara çevirdiğinde 16,665/17,5=952,28 dolara sahip olacak ve bu parayla 952,28/3=317,42 kg. Patates alabilecektir. Aynı şekilde aylık geliri 10,000 dolar olan Amerikalı ülkemize geldiğinde 10,000×17,5=175,000 TL’nin sahihi olacaktır ve bu parayla 175,000/5=35000 kg patates alabilecektir. Aradaki fark için tam anlamıyla bir uçurum denebilir.

Satın alma gücü paritesi hesaplanırken her iki kişinin de gelirlerini kendi ülkesinde alım yaptığı varsayımına göre yapılır. Bu hesaba göre ABD vatandaşı 10,000 dolar aylık geliri ile Türk vatandaşı ise 16,665 TL aylık geliri ile aynı miktar (3333 kg.) patates alabilmektedir.

Satın alma gücü paritesi=SAPG (Türkiye/ABD) =5/3=1,66 /dolar

Bu formüle göre ABD de bir kg. Patates için 5 dolar ödenmesi gerekirken Türkiye’de 1,66 TL. ödeme yapacaktır.

Yukarıdaki örnekte tek bir ürün için hesaplama yaptık. Ancak bu örneği çok sayıda mal ve hizmet için yaparsak genel olarak satın alma gücü paritesini bulabiliriz. Elde ettiğimiz bu oranı gelire göre hesapladığımızda satın alma gücü paritesine göre gelir hesabını elde etmiş oluruz.

Satın alma gücü paritesini yazdıktan sonra ülkemizde yaşanan enflasyon ve pahalılık konusuna da değinelim.

İktidar mensupları, sık sık enflasyon ve döviz kurlarının geçici olduğunu, bunların kısa bir süre sonra dengeye geleceğini ifade ediyorlar. Hatta bizim bazı Avrupa ülkelerinden ekonomik olarak daha iyi olduğumuzu vurgulamaktalar. Ülkemizde döviz kurları ile enflasyon paralel olarak yürümektedir.20 Aralık’ta uygulamaya konulan kur korumalı mevduat sistemi ile birlikte döviz kurları yaklaşık %40 oranında düştüğü halde hedeflenen değerde olmadığı kesindir. Çünkü politika faizlerinin düşürmeye başlandığı Eylül 2021 de dolar kuru 8,5 TL idi, bugün ise 17,5 TL civarındadır.

Döviz kurlarının artması, enflasyonu olumsuz yönde etkilemektedir. En basit ifade ile ülkemizde yapılan üretimin %50 oranında hammadde ve yarı mamul girdileri ithal girdilerle sağlandığından maliyet fiyatlarına mutlaka yansıyacaktır.

Öte yandan enerji maliyetleri de önemli ölçüde sanayi işletmelerini etkilemiştir ve üretim girdi maliyetleri fiyatlara yansıyacaktır. Mayıs ayında TÜİK tarafından açıklanan %73,5 TÜFE ve %132 ÜFE enflasyon oranlarından da anlaşılacağı üzere, üretim işletmeleri artan maliyet girdilerini satış fiyatlarına yansıtmamışlardır ancak hiçbir işletmenin kar etmeden faaliyetine devam edemeyeceği gerçeğini unutmamalıyız. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda yükselen üretim maliyetleri fiyatlara yansıyacaktır.

Hükümetin açıkladığı ve uygulamaya koyduğu üretim, istihdam, yatırım, ihracat odaklı büyüme modelinin başarıya ulaşması kalkınmamız için son derece önemlidir. Ancak öncelikle üretim işletmelerine verilen devlet destekleri tekrar kontrol edilerek arttırılması sağlanmalı ve ithal ikame ürünlerin yerli üretilmesi teşvik edilmelidir.

Enflasyon konusuna dönecek olursak Maliye bakanımız Sn. Nurettin Nebatinin ifadesine göre enflasyon Aralık 2022 de düşme eğilimine giderek 2023 seçimlerine tek hane olarak gireceğiz. Buna rağmen merkez TÜİK tarafından i2022 mayıs ayı enflasyonu %73,5 olarak açıklanmıştır.

Kur korumalı mevduat sistemi tasarruf sahipleri tarafından kabul görmüş ve bugüne kadar 850 milyar TL’yi aşan bir kur korumalı mevduat hesabı oluşmuştur.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım veriler gereği enflasyon bir müddet daha yüksek seyredebilir. Ancak bu günlerde   yaz mevsiminin gelmesiyle birlikte turizmden beklentilerimiz gerçekleştiği taktirde döviz kurlarıyla beraber enflasyon önce durağanlaşıp sonra da düşme eğiliminde girebilir. Bekleyip göreceğiz.

Saygılarımla

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist