Yerli ve milli paramızın değeri özellikle yüksek kur düşük faiz dönemine geçtiğimiz Eylül 2021’den bu yana her geçen gün düşmeye devam ediyor. Dolayısıyla yabancılar için ülkemiz ucuz tatil cenneti oldu. Gelen yabancılar bir aylık maaşları ile dolu dolu tatil yaparken bizler de emekli ve dar gelirliler olarak onları seyretmekle yetiniyoruz.
Paramızın değer kaybı sadece dolar ve Euro karşısında değil dünyanın çeşitli para birimleri karşısında da eriyor. Hal böyle olunca özellikle dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın alım gücü sürekli düşmekte, hayat pahalılığı ise artmaya devam etmektedir. Yazılı ve görsel basında izlediğimiz kadarıyla Bulgarlar tüm alışverişlerini Edirne’den Gürcüler ise Artvin ve Rize’den yapmaktadır. Çünkü gelirken getirdikleri para ile birçok ihtiyaçlarını kendi memleketlerinden çok daha ucuz karşılayabiliyor. (1 Gürcistan rallisi=8,69 TL,1 Bulgar levası ise 12,87 TL)
Paramızın değerini kaybetmemesi veya değer kaybının önlenebilmesi için üretim kaynaklarını doğru kullanarak ülkeye döviz girdisi sağlamak gerekir. Ancak üretim de bugün olduğu gibi ara mal ve hammaddesi ithal değil, yerli mal kullanılarak yapılmalıdır. Çünkü hammadde ve ara mal ithal yoluyla geldiği zaman yurt dışına döviz çıkışı olacağından amaca uygun olmayacaktır. Hâlbuki ithal ikame ürün üreterek kendi üretim yardımcı ürünlerini kendimiz yaparsak hem yurt dışına para çıkışını önler hem de enflasyonun yükselmesine mâni olabiliriz. Ve en önemlisi ihracatımız yüksek olduğunda merkez bankasının döviz rezervi de yükseleceğinden döviz kurlarını kontrol altına almak da mümkün olacaktır.
Uzun yıllardan bu yana dış ticaret açığı vermekteyiz. Bunun anlamı üretmeden tüketiyor olmamızdır.
Günümüzde en yüksek para birimimiz olan 200 TL’nin değeri de kalmadığından pek yakında 500 TL’lik banknotların basılması ihtimali yüksektir. Kendimden bir örnek vereyim: Geçen hafta semt pazarına gittim ve kahvaltılık, et, süt ürünleri hariç sadece sebze ve meyve için 325 TL harcadığımı hesapladım.

Grafikte görüldüğü gibi ithalatımız ihracatımızdan sürekli yüksek kalmaktadır ve dolayısıyla dış ticaret açığı oluşmaktadır.

1 Azerbaycan Manatı 13,75 TL’ye çıkarken, 1 Bosna Hersek Markı 12,87 TL’den işlem görmeye başladı. 1 İsrail Yeni Şekel’inin 6,49 TL’ye yükselmesiyle Türkiye’nin sahilleri İsrailli turistlerin akınına uğradı. 1 Tunus Dinarı 7,53 TL, Türkmenistan Manatı ise 6,68 liradan işlem görüyor.
TL’nin kayıpları komşu ülkelerle de sınırlı kalmadı. Meksika Körfezi’nin güneydoğusundaki Batı Karay ip Denizi’nde yer alan Cayman Adaları’nın parası 1 Cayman Adaları Doları 28,07 TL oldu. Makao Pat akası 2,90 liradan alıcı bulmaya başlarken, Fiji Doları ise 10,51 liraya fırladı.
– Seçimden sonra Türkiye adeta yeni bir kur şoku yaşarken, dolar dün 23.56 lira ile yeni zirvesini test etti. TL, önceki gün dolar karşısında yüzde 7 değer kaybı ile küçük bir devalüasyon yaşarken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu olan 14 Mayıs’tan bu yana yüzde 16,8 değer kaybı yaşadı. TL’nin yılbaşından bugüne dolar karşısındaki değer kaybı ise yüzde 20,5’i buldu. TL, son 5 yılda dolar karşısında yüzde 80’nin üzerinde kayıp yaşadı.

ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar